Kutlama Yapıyorum

   

Ayrılık sonrası duygular



  Ayrılık buluşmasından gelip kapıdan içeri girdiğim an elimde balonlarla hemen mutfağa yöneldim. Kutlama yapacaktım en eğlenceli şekilde, yolda gelirken bunun hayalini kurup gelmiştim. Mutluyum, kendime kutlama keki yapacağım. Keki yaparken son ses müziği de açtım. Etrafı biraz dağıtmıştım ama iyi gelmişti. Pişmesini beklerken dans ettim. Özlemişim kendi dünyamı. Vee evet kek pişti, kocaman bir dilim aldım tabağa ve doğruca odama gittim, çalışma masama yöneldim. Hazırdım artık günlüğümü yazmaya. Kutlama yapmam şarttı hem de en sevdiğim kekle. Tabii ki limonlu, üzümlü kek yanında da meyve suyum. Kutlama keki her zaman iyi gelir. Yüzümdeki gülümsemenin verdiği rahatlıkla en sevdiğim kalemimi aldım ve başlıyorum kelimeleri dökmeye... İçimi tamamen kağıtlara döktüğüm an bitecekti, aklımdan tamamen çıkacaktı. Bu da kalbimin bana verdiği son görevdi, ya da oyun diyebiliriz.

Yine sana inandım, yine iyi niyetimin sesine kulak verdim, yine yanlış yaptım. Yanlış yapmaktan vazgeçemiyorum nedense. Evet insan yanlış yapa yapa öğrenir, bu kadar da değil. Bu kadar olmamalı, olmaz, olamaz. Sana mı kızayım? Kendime mi kızayım? Aptallığıma mı kızayım? Niye her seferinde aynı şeyi yapıyorsun? Sana inanmamı sağlayıp, sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorsun? Sorular, sorular, sorular... Ne bu soruların sonu geliyor, ne ben cevap bulabiliyorum. Sana sorsam saçma sapan şeyler söylüyorsun. Bana sinir krizi geçirtip bunun adını kıskançlık koyman da yeni çıktı. Eskiden beri vardı aslında ama ben hiç görmek istemedim. ''İnsan sevince gözü bir şey görmez'' diyorlar ya doğru o laf.  Tanışmanın ilk zamanları her şey güzeldir, hatta fazla güzeldir. Gökyüzünden aşağı hiç inmezsin. Zaten bu kadar güzel duyguları yaşamak varken niye aşağıda olasın ki... Benimki de o hesap. Doya doya tadını çıkardım. Gökyüzü ne kadar güzelmiş, daha önce fark etmemem de ayrı bir saçmalık. Bu güzellikleri fark etmem için illa hayatıma birinin mi girmesi gerekiyordu? Peki bu gökyüzündeki gezinti ne kadar sürdü, sen hiç kendini yorma ben söyleyeyim; 4 ay. Hem çok uzun hem çok kısa bir zaman. Nereden baktığına göre değişir. Şimdi olanları, yaşadıklarımızı düşününce çok kısa. O zamanlar sonsuza kadar sürecek gibi geliyordu. Bir kitap vardı; Aşkın Ömrü Üç Yıldır Frederic Beigbeder tarafından yazılan. Eski kitaplardandır, o zamanlar bayağı ses getirmişti. Sanırım bu süre bilimsel yanlış bilmiyorsam. Bizim aşkımız üç yıl bile sürmedi. 4 ay... 4 ay... 4 ay... 

Kendi kendime tekrarlıyorum. Alışmaya çalışıyorum. Neye alışmaya çalıştığım hakkında hiçbir fikrimde yok. Sanırım herkesin ayrılık döneminde yaşadığı şeyleri yaşıyorum, ezber yani. Bu dönemde herkesin yaşadığı şeyler aşağı yukarı aynı değil mi? Şu an saçmalıyor da olabilirim. Ayrıca aşk dediğime bakma, aşk değil bizimki. Ben öyle adlandırmak istemişim, öyle hissetmek istemişim. Kısacası canım istemiş, kendimi atmışım suyun içine dalar gibi hayallere. Senin için öncelik olmadığım dünyada, kendimi öncelik hissetmek için ödün vermişim, yok sayılmışım. ''Yok sayılmak'' kelimesi insanın canını acıtıyor. Ne için bütün bunlar? Dur dur sen söyleme, zaten bir şeye cevap verdiğin yok, onu da söyleyeyim. Sevgi uğruna... Senin sevgini istedim sadece. Hiç öyle sinirli gözlerle bakma bana. Sevgi nedir bilmiyorsun ki, bocalaman normal. Sağda solda konuşurken diyorsunuz ya; ''sevgi yok, sevecek insan yok, aşk yok.'' diye. Hepiniz yanlış biliyorsunuz. Sevgi de var, sevecek insan da var, aşk da var. Bunu inatla yok eden sizlersiniz. Çünkü iyi davranılınca sanki bir şeyler ters gidiyor sizde, illa terslenmeniz gerekiyor. Anlam veremediğim şeyler. Gerçi anlam versem ne değişecek? Onu da sorgulamıyor değilim. Kafam o kadar karışık ki artık...

Tek bildiğim seninle olmakla kendime kötülük yaptığım. Bunu kabullenmem o kadar zor oldu ki. Bana senin hakkında kötü şeyler söyleyen herkesle kavga ettim. İnsanlarla arama mesafe koydum. En önemlisi de senin yüzünden kardeşimi karşıma aldım. Yanlış yapacağım her şeyi yaptım. Sınavlarda üç yanlış bir doğruyu götürüyor ya, benim sınav kağıdımın tamamı yanlış. Doğrum yok ki. Şimdi sen diyeceksin ki; ''ben, senin için sınav mıydım?''  Sen, benim sınavlarımdan biriymişsin. Bir tane bile doğru cevabımın olmadığı hayatımın en kötü sınavı. 

Yine de bütün suçu sana atmam haksızlık. Suç benim. Bir televizyon programında ünlü bir yazar, aynı zamanda davranış bilimleri uzmanı konuk olarak katılmıştı. Bir seyirciden şöyle bir söz geldi; ''benim üç yılımı yedi.''  Yazarın cevabı şuydu: ''kimse sizin üç yılınızı yiyemez, siz izin vermişsiniz.''  O kadar doğru ki, insan kendi kendine düşününce böyle şeyler aklına gelmiyor da, bir yerde okuyunca ya da birisinden duyunca aydınlanma yaşıyor sanırım. Altını çizerek söylüyorum; ben, sana izin verdim. Ben izin vermeseydim bugün bu kadar üzülmezdim. Kendimi eleştirmem gerekiyor hem de acımasızca. Fazla iyi niyetli olmak, duygusal olmak hayatta hep zarar getirir. En azından benim için hep öyle oldu. 

Bizim yolumuz bitti. Hayatımı bir başkasının uğruna mahvetmek bu saatten sonra yapacağım en büyük kötülük olur, sevgi adı altında saçma sapan olmayan bir duyguyu yaşamak bana göre değil. Benim ideallerim, yapacağım işler var. Benim dünyamda kocaman hayallerim var. Sen bu dünyanın içinde olamazsın. Daha doğrusu bana gerçekten değer vermeyen hiç kimse bu dünyanın içine girmeyecek. Kendi kendime gülümsemeyi seviyorum, kendi kendime gezmeyi seviyorum, kendi kendime yemek yemeyi seviyorum, evet kendimi seviyorum. İşte her şey burada başlıyor, kendimi seviyorum, gerisi umurumda değil. Seni dinlemeyeceğim; çünkü sen, beni bugüne kadar dinlemedin, masal anlatmanı istemiyorum. Hoşça kal...

Şimdi çok daha iyiydim, yazdıklarımla kendimi bulmuştum. Şarkının sesini biraz daha açtım ve müzik de beni rahatlatmıştı.

Küçük Bir Yol şarkısını çok seviyorum, beni anlatıyor o şarkı; 

''Küçük bir yoldayım en başındayım

   Kendi kendimle hep sıfırdayım...''

Şarkıyı dinlerken bir yandan da söylüyordum. Özellikle bu iki cümleyi çok seviyorum. Ben kendi kendimleyim hep en baştayım, kendimle yarış halindeyim. 

Kutlama yapıyorum en güzel hayallerimle... Balonlarım, en sevdiğim kekim ve kaybedip tekrar kazandığım ben...


🎈Görsel, pinterest'ten alınmıştır😊

🎈 Bir anda gelen yazma perileriyle hissettiklerimi yazdığım bir hikaye oldu, paylaşmayacaktım ama vazgeçtim, sizlerle paylaşmak istedim😊


Etiketler:

Yorum Gönder

32 Yorumlar
  1. Gülümseyerek okudum. Çok sevimli buldum yazıyı. Farkındalığa ve özeleştiriye bayıldım. Doğru yolda olduğunu düşünüyorum; gençlik başta duman olmalı, yaşanmalı, ve bilinmeli ki bu yüreklilikle bunları yazabilmiş olmak ilişkiler bazında şahane bir geleceğin müjdecisi. Yıllar önce bir kadın arkadaşım ki sonra mesleğinde çok ünlü oldu; çok güzel bir mektup atmıştı ve içinde aşağıya bıraktığım şu ifadeler de vardı.

    Yani sana demem o ki, yolun açık ve parlak:)


    ".....İnceliklerim yüzünden oluşan kabalıklara müdahale edemedim. Ama asla ben olmaktan vazgeçmeyeceğim. Kendimle mutluyum.

    Sonucu ne olursa olsun hep içimdeki çocuğun çizdiği rotada kalacağım.

    Yine delice seveceğim. Yine kusturacağım sevgiden...

    Yine sonsuz kere sonsuz güveneceğim. Yine yanılacağım...

    Ama yolum bu...

    Ve ben değişmeyeceğim..."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, tatlı yorumunuz beni aşırı mutlu etti:))) Bir de bu yorumu sabah okumak nasıl bir enerji ve neşe verdi anlatamam:)))Hikayeyi beğenmenize çok sevindim, böyle güzel düşüncelerin duyunca daha çok yazmak istiyorum:)))
      Hem kendi yaşadıklarımdan yola çıktım hem de biraz bir şeyler katmaya çalıştım yazıya:))) Yaşadığım duygular gerçek ve bunları yaşamak hem üzücü, hem de farkındalık oluşturuyor:)))
      Mektuptaki ifadelere, yazım şekline, duygulara ayrıca bayıldımmm, paylaştığınız için de çok teşekkür ederim:)))
      Gününüz çook tatlı geçsin:)))

      Sil
  2. Güzel bir iç döküş ve arkasından güzel bir kutlama partisi :))) Çok tatlıydı.
    Dediğin gibi en güzeli; kişinin öncelikle kendini sevmesi, kendine değer vermesi. Emeğine sağlık :sevgili Kitapkeşfi))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim Sibel Hanım:))) Beğenmenize çok sevindim:))) Kesinlikle en önemlisi kendimizi sevip değer vermemiz, bence ondan sonra her şey daha güzel olur:)))

      Sil
  3. İyiki paylaşmışsın, çok güzel bir hikaye olmuş. Zaman zaman benzer şeyleri yaşıyor, hissediyordur çoğu insan. Kalemine sağlık. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Kesinlikle benzer durumları yaşayan bir sürü kişi var:))) Paylaşmakta çok kararsız kaldım, gece yazınca bir anda, paylaşmadan da duramadım:))) Beğenmene çok sevindim:)))

      Sil
  4. Böyle yazma isteği her daim olsun dilerim.. güzel yazmışsın, tebrik ederim.
    Kişinin hayat yolunda deneme yanılma yöntemiyle ulaşacağı bilgelik yolunun küçük adımlarıdır bu anlattıkların. Yol uzun ama yolcu sebatkar. :)) O yüzden tekrar tebrikler <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Yazma isteği hep var içimde ve gerçekten çok seviyorum yazmayı:))) Yol çok uzun dediğiniz gibi:))) Beğenmenize çok sevindim:)))

      Sil
  5. Hangimiz yemedik yıllarımızı... yine de hayata devam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Hayat devam ediyor her zaman:)

      Sil
  6. Bir anda gelen ilham ne güzel bir şey, hep böyle akıcı güzel şeyler çıkarıyor ortaya:) bu iç hesaplaşmayı keyifle okudum, çok güzel olmuş elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Gece gelen yazma perileri ve bir anda kağıda dökülen duygular, biraz yaşadıklarım, biraz başka şeyler...:) Beğenmenize çok sevindim:))))

      Sil
  7. Çok güzel bir hikaye yada içsel bir betimleme olmus, istemsizce kek çekti canım ama tarçınlı :) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Beğenmenize çok sevindim:))) Yaşadıklarım, hissettiklerim, başka şeyler ve ortaya çıkan bu güzel yazı:)))
      Tarçınlı kek çok güzel olur, kokusu muhteşemdir ama limonlu ve üzümlü keki de yemenizi tavsiye ederim:)))

      Sil

  8. "Bu güzellikleri fark etmem için illa hayatıma birinin mi girmesi gerekiyordu?" Bir cümleyle nasıl güzel anlattın:) Bunun farkında olmayan herkesin kulağına küpe olmalı bu cümle.
    "kendimi seviyorum"... bunun üzerine söylenecek pek bir şey yok zaten :) Kendi kendine yetebilen birini kimse üzemez ki :)
    İyi ki paylaştın, iyi ki yazdın... Kalemine sağlık sevgili Kitapkeşfi.. Daha yeni tanışıyoruz ama kalbimi bırakmak istiyorum bu yazıya ve sana. :) <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa:))) Ne tatlı cümleler, çok mutlu oldum:))) Son iki yazımda hepiniz öyle güzel şeyler yazdınız ki aşırı mutlu oluyorum okudukça, mutluluğumu anlatamam:)))
      Bu hikayeler o üzülmelerimin sonucunda çıktı hep, içimdekileri döktüm:))) Bazı şeylerin farkına çok geç vardım, yaşamam gerekiyormuş demek ki:))) Kendimi eleştirdiğim noktalar çok:))) Bu hayatta kendini sevmek önemli, kendine değer vermek önemli, bence güzellikler asıl o zaman geliyor:)))
      Ben de şimdi bu güzel düşüncelerinizi okuyunca iyi ki paylaşmışım diyorum:)))
      Son yazdığınız cümle için teşekkür ederim, çok tatlı yorum yapmışsınız, size o hissi yaşatabildiysem gerçekten ne mutlu bana:)))
      Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)))) Kocaman tatlı sevgiler:)))))

      Sil
  9. Değişik duygular, biraz karışık, biraz hüzünlü ve acı veren ama bunları her şeye rağmen hissedebilmek insan olmanın en güzel işareti:) Taş kalpli olmak da var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Karmakarışık duygularım dün gece döküldü, hüzünlü ama bir yandan da sevinç ve heyecan içeren duygular:))) İnsan olabilmek önemli, keşke herkes insan olabilse, ne güzel yazmışsınız:))) Taş kalpli olanları pek anlayamıyorum ben:)

      Sil
  10. Büyümüş. Ben bunu okurken o kadar mutlu oldum ki, yanlıştan dönen, yanlışı kabul edip, bununla büyüyen tüm kadınlara hayranım ve öyle bir kadın yazdığın için de çok mutlu oldum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa:)))) Bu yorum karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum, aşırı aşırı tatlı, güzel bir yorum, çok mutlu oldum bu güzel cümleleri okuyunca:))) Kendi ayakları üstünde duran ve kimseye ihtiyaç duymayan kadınlara bayılıyorum ben de:))) Yaşadıklarımdan yola çıkarak yazdım, beni anlatıyor diyebilirim:)))
      Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)))

      Sil
  11. kendinle, duygularınla harmanladığın hikayeler çok hoş oluyor, bilhassa duygusal tahlillerden anlamlı dersler çıkarıyor oluşun okumayı daha anlamlı hale getiriyor. Umut her zaman olmalı diyorum umudu hiç yok zannettiğim anlarda bile, neden olmasın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Seviyorum kendimle harmanlamayı, yaşadığım şeylerden yola çıkarak yazınca farklı geliyor sanki bana:))) beğenmene çok sevindim:))) Umut her zaman var:))))

      Sil
  12. Güzel bir hikaye çıkmış ortaya.

    İnsan yarı yolda kaldıkça, hemen kalkmalı, kutlama yapmalı ve hayatına devam etmeli...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Yaşadıkça öğreniyoruz devam etmeyi:)

      Sil
  13. İlk defa yazınızı okudum.Blog yazarları toplantısında iyi ki tanışmışız.Ne güzel bir kaleminiz varmış.Emeklerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Ne güzel bu sözleri duymak, çok tatlısınız,çok teşekkür ederim:))) Hikayeyi beğenmenize çok mutlu oldum:))) İyi ki tanışmışız, iyi ki sohbet etmişiz, ben de çok memnun oldum inanın:))))

      Sil
  14. Olay kendini sevmekle başlıyor galiba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Kesinlikle olay kendini sevmekle başlıyor, insan önce kendine değer vermeli:)))

      Sil
  15. Keyifli bir yazı olmuş☺Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Beğenmene çok sevindim:)))

      Sil
  16. Güzel ve motivasyon dolu ayrılık sonrası yazısı olmuş. Ayrıca her gün kendini tekrar etme tespiti çok iyiydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Beğenmenize çok sevindim, farkındalığı yüksek bir yazı oldu:)))

      Sil