Rüyanın içindeyim. Üzerimde bebek mavisi bir elbise. Hep böyle bir elbisem olsun istemiştim ama hiç almamıştım. Şimdi o istediğim elbise üstümdeydi. Biraz şaşkınlık var üzerimde, bir yandan da hayranlık. Etrafa bakıyorum rengarenk oyuncaklar hem de kocaman. Ne oluyor bana. Çocuk mu oldum bir anda? Hayır çocuk değildim, şimdiki halimdeyim. Renkli, ışık saçan oyuncaklar. Ne kadar güzeller. Sonra pamuk şeker, mısır, elma şekeri satanlar. Hepsini almak istiyorum. Hangi tarafa gitsem. Gözlerimdeki mutluluğu şu an bana bakan herkes görür. Bir de kalabalık, herkes neşeyle geziyor etrafta. Hep burada kalsam, hiç gitmesem...
Bütün bu gördüklerim içinde bocalarken birden yanımda duran küçük tatlı kızı fark ediyorum. Saçları dalgalı biraz da kıvırcık. Elinde rengarenk balonlar var, bana da kırmızı balonu veriyor. Nereden biliyor kırmızı balon sevdiğimi? Bana bakıp gülümsüyor. Yüzüne yayılan gülümseme her tarafa yayılıyor. Bir perinin ışıltısı gibi. Işıl ışıl. Sonra o tatlı küçük kız elini uzatıyor bana. Ben önce ne yapacağımı bilmeden duruyorum, sonra ben de uzattığı eli tutuyorum. Yavaş yavaş bulunduğumuz noktadan ayrılıp bu güzel yeri keşfetmek için yürümeye başlıyoruz. Garip olan bir şey var, o da hiç konuşmamamız.
Demiştim ya kocaman oyuncaklar var, yürüyünce daha iyi anladım, Lunaparktayım ben. Bütün hayatım boyunca burada kalabilirim, sanki ilk defa görmüş gibi bakıyorum her bir oyuncağa. Önce hangisine binsek diye düşünürken küçük kızın yüzüne bakıyorum, o beni atlı karıncaya götürüyor. Hiç itiraz etmiyorum. Atlı karıncadaki müzik bizi daha da neşelendiriyor. Nasıl mutluyuz, kahkahalar atıyoruz ama tek kelime konuşmuyoruz. Sanki söyleyeceğimiz tek bir kelime bu ortamı bozabilir diye düşünüyorum bir an. Ben de konuşmaktan kaçınıyorum. Sonra başka bir oyuncağa doğru koşa koşa gidiyoruz. Bu sefer de benim sevdiğim çarpışan arabalara gidiyoruz, arabayı sürerken nasıl eğleniyoruz, herkese defalarca çarpıyoruz. Sonrasında gidip pamuk şeker alıyoruz, afiyetle yiyoruz. Çabuk bitti sanki, şekerlerimiz bitince biraz üzüldük ama gidip hemen bir tane daha aldık. Sihirli Aynaları gördük, hemen içeri girdik, aynalardaki görüntümüze bakıp çok fazla eğlendik, ne zevkli, ne güzelmiş. Niye daha önce bu aynaları denememişim? Böylesine eğlenceli bir şey kaçırılır mı?
Dönme dolap öyle güzel göründü ki gözüme ama önüne gittiğimizde ikimiz de adım atmaktan çekindik. Korkuyorduk, birbirimize baktık, gülümsedik ve bir anda kendimizi dönme dolabın içinde ve tepeden aşağı bakarken bulduk. Her şey küçücük görünüyordu, ne kadar da yukarı çıkmıştık, buradan bulutlara ulaşabilir miydik acaba? Elimizi uzatsak bir bulutu tutabilirdik diye düşünüp sonrasında kendime güldüm. Hiç olur muydu öyle şey? Çok mutluyduk, her şey çok çok güzeldi. Dönme dolaptan iner inmez elmalı şeker almaya gittik. Parlak, kıpkırmızı rüya gibi elmalı şekerler. Çok lezzetliydi. Bugün harika bir gündü, istediğimizi yiyip istediğimiz oyuncağa biniyorduk. Ne olur, ne olur bitmesin bugün. Oyuncak ayı kazanmak için başka bir oyuna doğru gitmeye başladık. Halka atarak oyuncak ayı kazanabilecek miydik acaba? Hiç de iyi değilimdir böyle oyunlarda. Umarım başarılı olurum. Hem kendime hem de küçük kıza bugünden bir hediye, bir hatıra kalsa ne güzel olur. Halkanın başına geçtim ve tahmin ettiğim gibi ilk deneme başarısız oldu. Hatta ikinci ve üçüncü atışlarım da. Epey çaba harcadıktan sonra başarılı bir atış yaptım ve oyuncak kazanma şansını yakaladım. Oyuncak ayıyı kazandığım için çok mutlu olmuştum. Küçük kıza hediyesini verdiğimde sevinçten havalara uçtu, o kadar çok sevinip etrafımda döndü ki, başım döndü. Onun bu mutluluğu benim mutluluğumu dörde katlamıştı. Çok güzel bir gündü, sanki bir daha yaşayamayacağım kadar mükemmeldi. O kadar çok oyuncağa binmiştik ki, ilk defa lunaparktaki oyuncakların hepsine bindim sanırım. Balerinde ve uçan halıda biraz korksak da eğlenceli vakit geçirmemizi engellememişti bu korku. Küçük kızın gözlerine baktığımda başka bir anlam vardı, ben bu gözleri bir yerden tanıyordum, bu anlamı biliyordum, hissediyordum. Nereden tanıdığımı bir türlü hatırlayamıyordum. Normal miydi böyle olması?
En son mısırımızı da alıp keyifle yedik. Hiç konuşmuyorduk. Sadece eğleniyorduk, gülümsüyorduk ve bazen de kahkahalar atıyorduk. Lunaparktan çıkmak için küçük kızın elini tuttum ve kapının olduğu tarafa doğru yöneldim. Birden bir güç hissettim, tatlı kız elimi geriye doğru çekiyordu, anlamamıştım. Gözlerine bakınca çıkmak istemediğini anladım ve itiraz etmeden onun istediği yöne gittim. Uçan salıncakların önünde durmuştuk, yüzüme biraz üzgün, biraz sevimli bir ifadeyle baktı. Uçan salıncağa binmek istediğini anladım ama biraz korkmuştum. Onun gözlerinde ise hiç korku yoktu. Gözlerindeki cesaret bana da geçti ve kendimizi salıncaklarda bulduk. Yavaş yavaş dönmeye başladı salıncak, önce hiçbir şey anlamadım, hatta çok hoşuma gitti. İkimizden başka kimse yoktu. Bize özeldi sanki. Hızlandıkça hem heyecanlandım, hem de korkum artmıştı. Bu heyecan beni hayatın başka köşesine çekti. Yaşamaktı bu. Daha önce yaşamıyor muydum? Yaşıyordum elbette. Bu bambaşka bir heyecan, çok farklı ve tatlı bir histi. Şimdiye kadar korkup hiç binmediğim bu salıncağa tatlı kızın sayesinde binmiştim. Arkama hafifçe dönüp baktığımda, benden daha rahat olduğunu görebiliyordum. Tadını fazlasıyla çıkarıyordu. Bana öyle bir bakışı vardı ki, hislerimi anlatmam mümkün değil ama mutluluğunu hissediyordum. Çok güzel bir gülümsemesi vardı. Kıvırcık saçları havaya uçuyordu. Tanıyordum ben bu saçları, gözleri, bakışları. Artık hatırlamalıyım, niye hatırlayamıyorum? Acaba en yakın arkadaşım mıydı bu küçük kız? O salıncak bizi ne kadar döndürdü bilmiyorum ama ben de aşırı keyif almıştım. Hayat ne kadar güzelmiş, ne kadar keyifliymiş bu salıncakta. Uçan salıncağı bu kadar sevmesi de bana bir şey anlatmak ister gibiydi. Bu arada çalan şarkıyı çok sevmiştim, tatlı kız da eşlik ediyordu şarkıya. Hem de büyük bir neşeyle söylüyordu. Bu şarkıyı hatırlıyordum, ben seviyordum bu şarkıyı. Şarkının hatırlattığı başka bir his de vardı. Beynimin içi bulmaca gibiydi. Bütün bunları yaşarken hayat bana bulmacayı çözmem için işaretler veriyordu.
Çalan sihirli şarkıyı hatırlamıştım; Emilia Rydberg'in söylediği Big Big World. Çok severim bu şarkıyı. Ben bu şarkıyı tek başıma sevmiyordum, benim için değerli olan birini hatırlatıyordu sanki. Şarkı ve uçan salıncak... Bu hissi sonsuza kadar bu tatlı kızla yaşamak istiyorum, bu anları dondurabilmem mümkün olsa keşke. Salıncak dönmeye devam ederken ben buradan uzaklaşıyordum sanki. Küçük kızın gözlerine bakarken hem çok yakın hem çok uzak bir his içimde beni ele geçiriyordu. Hayır hayır gitmek istemiyorum. Bu dünyadan kopmak istemiyorum diye bağırırken uyandım.
Yatağımda gözlerimi açtığımda etrafa baktım, bembeyaz tavanla karşılaştım. Başımı yastıktan kaldırmadan sol tarafımdaki saate baktım, saat sabahın 07:00'si. Ne güzel bir rüya diye düşünürken birden sol tarafta başucumda saatin yanında duran fotoğrafa ilişti gözüm ve işte düğüm çözülmüştü. Rüyada gördüğüm tatlı kız çerçevenin içindeki fotoğrafta bana gülümsüyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Kendimi tutamıyordum. Şarkıyı da daha net hatırlamıştım. Şarkının sözlerini tam olarak bilmiyordun ama nakarat kısmını hep söylerdin gülümseyerek. Bütün bunları rüyamda görmek çok güzeldi. Bu rüyayı hiç unutmayacağım, unutmam da mümkün değil.
İncili çerçeveyi elime aldım ve fotoğrafa uzun uzun bakmaya başladım. Bakışlarını, gülümsemeni, neşeni, çocuk kalbini hissetmeye başladım. Rüyada o kadar güzel ve tatlıydın ki o dakikalar daha uzun olsaydı, hemen uyanmasaydım keşke. Seninle gerçekten o salıncağa binmeyi çok hayal etmiştim ama olmadı, şimdi olsaydın korkumu yener ve binerdim salıncağa, hayal etmeye devam edeceğim. Göz yaşlarım akmaya devam ederken bir yandan da gülümsüyordum ve rüyanın bana vermek istediği mesajı alıp kucakladım.
''Ben seni bırakıp gitmedim, her zaman yanındayım, en kötü olduğun zamanlarda beni ve neşeyle geçen her günümüzü hatırla.''
Sen, benim en güzel Nilüfer çiçeğimsin anne, adın gibi temiz, parlak. Seni çok özledim... Seni çok seviyorum, doğum günün kutlu olsun annem...
Gözlerimi kapattım ve rüyayı biraz daha yaşamak ve içimde hissetmek için başımı yastığa koydum. Vazgeçtim, hemen kalkıp hazırlandım ve evden çıktım. Yolda aklımdan geçen o kadar şey vardı ki, bunları düşünürken gülümsüyordum. Otobüse bindim, ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Durakta indim, gökyüzüne baktım ve hayal ettim. Gerçekle hayal iç içe geçmiş ve ben bu durumdan hiç kurtulmak istemiyordum. Sonunda geldim, evet lunaparkın kapısının önündeydim. Keşke sen de yanımda olsaydın şimdi o salıncağa binseydik. Bugün senin doğum günün. Rüyanın devamını yaşamaya geldim, doğum günün kutlu olsun annem...😔😊😍🎈🎡🎠🎂
🎈Görseller Pinterest'ten alınmıştır😊
Çok güzeldi, duygusaldı. Sonu nereye bağlanacak diye merakla okudum. Kalemine, yüreğine sağlık. 😊🌺🍬 Müzik de çok güzelmiş. Çok naif ve tatlı yazmışsın. Annelerin yeri başka hep, onlar hayatımızdaki en özel insanlar, yerleri dolmaz. 💙
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Hikayeyi beğenmene çok sevindim, sözlerin mutlu etti beni:))) Bu şarkıyı çok severim, annem de çok severdi:) Anne bambaşka bir şey, asla yeri dolmuyor...
SilŞarkıyı da hikayeyi de çok ama çok sevdim. Şarkı hala çalıyor ve gözlerimi doldurdu. Neden böyle oldu ki :) Teşekkür ederim bu güzel keşif için. Yazmayı hiç bırakmayın. Çünkü hüzünlü hisleriniz bile o kadar berrak ki, yazdıklarınızı okurken insanın içinde bir yerlere dokunuyor.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Sözlerin çok mutlu etti beni, annem çok severdi bu şarkıyı, ben de çok severim:) Yazmayı çok seviyorum, yazdıklarım sizlere o hissi verip, bir yerlere dokunuyorsa ne mutlu bana:))))
SilAnneler kıymetlidir...
YanıtlaSilYılların eskitemediği şarkı da alttan çalınca hikaye içine çekti, güzeldi :)
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Anne çok başka bir şey...
SilHikayeyi beğenmenize sevindim:)))
Müthişti, yazı içine aldı ve bırakmadı ve beni tam anlamıyla ters köşeye yatırdın. Başlangıçta küçük sen ve büyük sen olarak düşünmüştüm, sonra sen ve anne sürpriz oldu ve şahaneydi. Seçtiğin görseller ayrı güzeldi. Bence olağanüstü de bir sevgi ve doğum günü hediyesi bu öykü. Yerine ulaştığından eminim.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Hikayeyi beğenmenize çok sevindim, sözleriniz aşırı mutlu etti beni:))) Annem için bir hediye, eminim hissediyordur:))) Görsellere çok önem veriyorum, zor beğeniyorum, bayağı araştırıyorum:))) Anne sevgisi çok başka bir şey gerçekten...
SilBen de küçük sen zannetmiştim :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Ters köşe bir hikaye:)))
SilÇok güzel bir yazı olmuş. Keyifle okudum hatta bazı paragrafları dönüp dönüp okudum :)
YanıtlaSilCennet annelerin ayakları altındadır. Annenin yeri ayrı ve doldurulamaz. :)
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Hikayeyi beğenmene çok sevindim:))) Yazdıkların çok mutlu etti beni:))))
SilAnne çok çok çok başka bir şey, asla yeri dolmuyor...
Bu şarkı bu yazıya o kadar yakışmış ki, çocukluğumda öğrendiğimden midir nedir bu şarkı beni hep çocukluğuma götürür. Yazı ile de birleşince içim bir acayip oldu. :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)))) Beğenmenize sevindim:))) Bu şarkının yeri benim için de özeldir, annem çok severdi:)))
Silway canına ne severdim bu şarkıyı, unutmuşum , tozlanmış, teşekkür ederim çok hoş bir anımsama oldu.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) çook güzel bir şarkı, çok severim ben de:)))
SilNe kadar güzel bir rüyaymış, o dünyadan kopmak istememekte haklı, ama sonu da çok güzel olmuş gerçekten, çok dokunaklı, elinize sağlık:)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) O dünyadan kimse kopmak istemez sanırım:))) Hikayeyi beğenmenize çok sevindim:)))
SilEnfes bir yazıydı. Eline sağlık. O lunaparkın içinde hissettirdin kendimi. Şarkıyı da çok severim. Güzel bir rüya gibi yaşam sürmeni dilerim. <3 :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Beğenmenize çok sevindim hikayeyi:))) O hissi yaşatabildiysem ne mutlu bana:))) Şarkıyı annem çok severdi, ben de çok severim, çok güzel bir şarkı:))) Tatlı dilekleriniz için çok teşekkür ederim:))))
SilÇok etkilendim okurken çok duygulandım. O kadar sürükleyiciydi ki ben de rüyaya dahil oldum okurken. Bir an aklımdan da geçti biliyor musun küçük kız annesi olabilir mi diye🙏Mekani cennet olsun anneciginin o hep seni görüyor izliyor hep yanında 🙏 bizlerle bu harika hikayeni paylaştığın için teşekkür ederim canım çok güzeldi ❤️
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Yaaa:))) Beğenmene çook mutlu oldum:))) O hisleri verebiliyorsam okunduğu zaman ne mutlu bana:)))
SilSenin tahmin edeceğini biliyordum:))) Tatlı sözlerin için ayrıca teşekkür ederim, okuyup düşünceni paylaştığın için mutlu oldum canımm:))))
Oh be ne iyi geldi bir bilsen.. Kalemine yüreğine sağlık .
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Beğenmene çok sevindim:))) Senin bu tatlı yorumlarını çok seviyorum:))))
SilAilelerin her bireyinin yeri ayrı ama Annelerin apayrı.. Harika, duygusal ve şaşırtıcı bir hikaye olmuş:)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Hikayeyi beğenmenize çok mutlu oldum:)))
SilAnnenin yeri asla dolmuyor, bambaşka bir şey...
Lunaparkta bardak misir satmistim bir zamanlar o geldi aklima duygu yuklu olmus kalemine sağlık :(
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Lunaparklar neşe veriyor insana, çok severim:))) Beğenmene sevindim:)))
SilBu şarkıyı ben de çok severim. Lisede ingilizce dersinde söyletmişti hocamız. :)) Öykü uzun olunca gözümü korkuttu ama okutuyor kendini dediğin gibi ters köşe olmuş, kalemine sağlık :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Çok güzel bir şarkı:))) Beğenmene çok sevindim, seviyorum bazı hikayelerimde ters köşe yapmayı:)))
Sil