Zehrini İçinde Yaşatan Kız - Bölüm 2

 

Ayrılık hikayesi


            Eve geldikten sonra kimseyle konuşmadım. Yemek yemedim. Kimseyi dinlemek istemiyordum. Soruları cevaplayacak gücüm hiç yoktu.  1 haftayı böyle geçirdim. Üzülmemem gerektiğini, beni hak etmediğini bildiğim halde ağlamadan duramıyordum. Yaşadığınız şeyleri bir anda unutup yolunuza devam edemiyorsunuz.  ''Bunu yapmamam gerekiyor, daha güçlü durmalıyım.'' diyorum içimden ama öyle olmuyor işte. 

               1 hafta sonra dayanamadım ve mesaj attım. Evet o mesajı atmamalıydım ama kalbim, beynim birlik olmuş benimle dalga geçiyordu sanki. Beynimin içindeki oyuncak yine konuşmaya başlamıştı. "Bade, Bade diye seslenip sinirlerimi bozuyordu. O an ondan kopmak istemiyordum, yeter ki hayatımda olsun, yalnız kalmayım düşüncesi vardı içimde. Bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu şimdi anlıyorum, o zamanlar anlamam mümkün değildi. Mesajıma cevap verdi, beni özlediğini söyledi ama sanki ben istediğim için. yani içinden gelerek söylemediğini biliyordum ama onunla konuşmak iyi geliyordu işte.  

               Tekrar konuşmaya başladık ama yine aynı şeyler yaşanmaya başlamıştı. İşi her şeyden önce gelirdi. Daha doğrusu benden başka her şey hayatında daha üst sıralardaydı. Fizik öğretmeniydi. Öğrencileri, okulu söz konusu olunca her şeyi unutuyordu. Okuldan sonra özel dersleri akşama kadar sürüyordu. Öğretmenliğe karşı da travma oluştu bende artık. Ben kendi hayatımdan söz ettiğimde dinlemiyordu, bloğu açma fikrini ilk onunla paylaşmıştım, hem de nasıl heyecanla anlatmıştım. Benin heyecanım karşısında verdiği tepki; ''sen bilirsin, güzel olur, ben pek anlamam.'' deyip bütün enerjimi, heyecanımı söndürmüştü. Yani benim beklediğim ilgi, sevgi, anlayış yoktu. Kendi kendime bir ilişki yaşamışım, şimdi anlıyorum. ''Sana vakit ayıramıyorum, çok yoğunum.''  devamlı bu cümleleri duymaktan bıkmıştım. Her seferinde tartışma çıkıyordu ve sonrasında ben sorunluymuşum gibi gösteriliyordum. İstediğim sadece sevgi ve ilgi. Zaten bu da olmayacaksa ne diye biriyle beraber olur, ilişki yaşar bir insan? 

              Zehir içimde gittikçe büyümeye başlamıştı ve ben artık sakin kalamıyordum. ''Derslerini ayarla, gel, özledim seni'' dediğimde aldığım cevap; ''çok yoğun, bir tanesini kaydırırsam bütün program aksar, şu an gelemem.'' Bu arada 1,5 saatlik bir mesafeden söz ediyorum. (uzak mesafe ilişkisi zor) İsteyen, seven insan her yerden gelir. Ben söylemeden onun gelmesi gerekiyor zaten. Sevmediği için görme gereği de duymuyor, duymuyor da ben anlamıyorum o ayrı.  Arada gönlümü almak için öylesine söylenmiş sözler. Kırılıyorsunuz, kırgınlık içinizde hep kalıyor, hiç geçmiyor. Böyle saçma sapan bir sene daha konuşmalarımız sürdü.  ''İyi misin?, Bir şeye ihtiyacın var mı?, Sağlığına dikkat et, ilacını ihmal etme.'' gibi sorular.  Anlamadığı çok net bir şey vardı; ona ihtiyacım vardı. Daha doğrusu bütün erkeklerin anlamadığı (genel konuşmam yanlış oldu, herkes aynı değil tabii) ilgi ve sevgi istiyoruz, başka bir şey değil. Başta her şey güzelken ilgi komasına sokuyorsunuz sabah akşam,  bir süre sonra o lafları eden sanki siz değilsiniz, ben de bunu anlamıyorum.


         Sonrasında ben dayanamadım ve ''bitsin artık, böyle olmuyor, olacak gibi değil dedim.'' O da zaten hiç hayır demedi, herkesin söylediği ve nefret ettiğim o meşhur cümleyi söyledi: ''Sen çok iyi bir insansın, daha iyilerine layıksın, bir ihtiyacın olursa bana her zaman yazabilirsin.'' Ne kadar kırıcı değil mi?  Öyle bitti. 2020 Mart ayı. Sonrasında hiç görüşmedik ve konuşmadık bir daha. 


           Birkaç ay sonra onun bana aldığı her şeyi attım, odamda görmek istemiyordum. Sadece fotoğraflarımızı silemedim. Fotoğrafları biraz önce sildim biliyor musunuz? Silerken normal bir dosyayı çöp kutusuna atar gibiydim. Hikayeyi yazmadan biraz önce.  Zaten sadece fotoğraflar kalmıştı. Ona ait hiçbir şey yok artık. Kullandığımız bir sosyal medya hesabından hayatına başkasını aldığını ve rahatça ''sevgilim'' diye yazdığını görünce hiçbir şey hissetmedim. Hiçbir şey derken sevgi anlamında söylüyorum. Kendime üzüldüm, çok değer verdim. Ailemin haberi vardı, kardeşimle tanıştırmıştım. Ben, yazmak istediğimde ''yazma, kimse görmesin, ne gerek var herkesin bilmesine'' demişti. Gördüm ki çok rahatça her şeyi yazabiliyormuş, herkes her şeyi görebilirmiş. 


           Hikayeyi okurken şöyle dediğinizi duyar gibiyim; ''her şey çok belliymiş, sen nasıl anlamadın, niye bu kadar kendini parçaladın?'' O anki psikolojik durumum, yaşananlar söylendiği gibi kolay olmuyor.  Annem hastanede yatarken ben kendime bir destek aradım belki de, onun sevgisi bana iyi gelecek diye düşündüm. Düşünceler, düşünceler.... O kadar düşününce iyi olmuyor. Kendime çok kızıyorum ve bazen acımasızca davranıp, ''aptalsın kızım'' diyorum. Hikayenin üstünden çok zaman geçince ve şimdi geriye dönüp baktığımda daha net görüyorum. 


            Sevgi ya vardır ya yoktur. Gerçi hayatta her şey öyle, bir şey ya vardır, ya yoktur. Zorla kimse kimseyi sevmiyor. Seven insan (kadın-erkek ayırt etmiyorum) zaman ayırır sevdiğine ne olursa olsun, bahane giriyorsa bir işin içine zaten sevgi değildir.  Ben o zehiri içime akıttım hep, sonrasında dışarıya bıraktım. Biraz geç oldu ama öyle olması gerekiyordu demek ki. O zehiri hızlıca akıtmaya çalışsam belki şimdi olduğum kadar iyi olamazdım. Acıyı da yaşaman lazım. Yaşadığın bir şeyi yok sayıp hayatına devam edersen sonrasındaki psikolojik etkileri çok daha kötü oluyor. Şu an gerçekten çok iyiyim ve değerimi bilmeyen birini hayatıma almak istemiyorum. Hayatımda illa biri olsun diye çabalamıyorum. Gerçekten birini seversem ve beni sevdiğine inanırsam hayatımda olmasını isterim. 


             Belki okuyunca beni eleştireceksiniz.  ''İnsan biriyle bir şey yaşadıysa arkasından bu kadar duygusuz ve acımasız konuşmamalı.'' diyeceksiniz.  Haklı olabilirsiniz, böyle konuşmam, yazmam yanlış olabilir; ama ne yaşadığımı, ne hissettiğimi sadece ben biliyorum. Gerçekten düzgün davranan insanların arkasından böyle konuşulmuyor zaten. Yaşanmayan şeyler hakkında da insanların konuşmasına kızıyorum. Hayatta herkesin yaşadığı şeyler ve verdiği tepkiler çok farklı. 


                   Bu hikayeyi devam ettirmeyeceğim. Bu kadarı yeter bence. İlk bölüme yaptığınız tatlı yorumlarla beni cesaretlendirmiştiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Beni biraz olsun anlayabildiyseniz ne mutlu bana😊


                    Bu kız şimdi çok iyi ve elinde kırmızı balonuyla gülümseyerek hayatına devam ediyor🎈🎈🎈 Çocuk gibiyim ve böyle olmayı seviyorum. İçimdeki çocuk hiç büyümeyecek😊🎈

                     Hikayenin ilk bölümünü okumak için tıklayabilirsiniz😊


Etiketler:

Yorum Gönder

20 Yorumlar
  1. Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)

      Sil
  2. İlgi en önemli şey. Dediğin gibi pek çok insan zaman geçince, evlenince falan artık güzel sözler söylemeye bile üşeniyor, ilgi alakayı azaltıyor. Asıl daha çok bağlanacağı zaman sanki kırk yıldır evliymiş de artık sıkılmış gibi bir havaya giriyorlar. Biraz empati ve anlayış zor olmamalı. İnsanlar neden bu kadar kolay değişiyor ben de anlamıyorum.
    Çok güzel bir yazıydı, emeğine sağlık. Hayatta yaşanabilecek benzer durumları çok iyi anlatmışsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Kesinlikle ilgi çok önemli. Yazdıklarının altına imzamı atarım, çok doğru söylemişsin. Başta o kadar ilgili davranıyorlar ki, sonra ne oluyor hangi arada o ilgi bir anda kesiliyor anlamıyorsun. Sonra da seni sorun çıkarıyor gibi gösteriyorlar.
      Çok üzülerek yazdığım bir yazı, yaşamamış olmayı isterdim. En azından bu kadar üzülmemek ve ağlamamak isterdim. İsteyince olmuyor, hayat bambaşka şeyler getiriyor.
      Umarım her şey çok daha güzel ve iyi olur:)))
      Beni anladığın için de ayrıca teşekkür ederim:)))

      Sil
  3. içindeki çocukla gülümsemeye devam :) Başka hikayelerde görüşmek üzere neşe kaynağı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)))) Bu yorum iyi hissettirdi, gülümsemeye devam edeceğim her zaman:))))

      Sil
  4. İnsan enerjisini alan kişileri hayatında 1 dakika bile tutmamalı.. Birde genelde olan bu sanırım.. Her şeyin netleşmesi, anlayabilmek, daha iyi görebilmek için biraz acı, biraz üzüntü yaşamak gerekiyor.. İşte bu yüzden belki de hayat40tansonra:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Çok doğru söylüyorsunuz, size katılıyorum; insan enerjisini alan kimseyi hayatında tutmamalı. Bazı şeyleri yaşamadan da göremiyorsunuz, kendi adıma ben öyleyim sanırım. Gerçekten belli bir yaştan sonra her şeyi çok daha iyi anlıyorsunuz, hayatınızda daha az insan istiyorsunuz, saçma sapan şeylerden uzak duruyorsunuz, durmaya çalışıyorsunuz :)))) Yazdıklarınızın altına imzamı atarım:))))

      Sil
  5. Kitapkeşfim blogunuzu yeni takibe aldım iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:) Hoş geldiniz :)

      Sil
    2. Hoşbulduk. Ben eleştirilecek bir yer bulamadım.

      Sil
    3. Dışarıdan bakınca bazı insanlar eleştiriyor ne yazık ki. Beni anladığınız için çok teşekkür ederim:)

      Sil
  6. Anlaşılamamak çok kötü, böyle bitmesine üzüldüm doğrusu. Çok etkileyiciydi; kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Anlaşılmamak kötü, sevildiğini sanmak ve yalan bir şeyin içinde olmak çok daha kötü inanın. Başta ben de çok üzülmüştüm, şimdi çok iyiyim:)

      Beğenmenize sevindim, çok teşekkür ederim:)

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:) Çok seviyorum yazmayı ve bırakmayı hiç düşünmüyorum, çok büyük bir sağlık sorunum olmadığı sürece :)

      Sil
  8. Çok güzel yazı olmuş hemen ilk bölüme gideyim ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Beğenmenize çok sevindim:))) Yazıya dökmek biraz zor oldu benim için, yaşananlar üzücü olunca, iyi de oldu bir yandan:)

      Sil
  9. Bazen sadece bir insan olduğumuzu unutuyoruz. Bunu kendimizi küçümseyelim diye demiyorum; süper kahraman olmadığımızı, olmak zorunda da olmadığımızı, ifade etmek için söylüyorum. Üzülebiliriz, kırılabiliriz, kızabiliriz. Belki bazen en çok da çok üzüldüğümüz için kızarız. Birinin sevgisine, ilgisine, desteğine ihtiyaç duyabiliriz. Duyabiliriz de değil aslında, duyarız. Yanımızda birini isteriz belki; bazen sadece var olması bile yeter hatta. Bu, yalnız kalamayacağımız için de değildir aslında, sadece yalnız kalmanın düşündüğümüz kadar zor olmadığını henüz bilmediğimiz içindir. Kendi kendimize yetebiliriz, yetmeyedebiliriz. Yetmemek, yetememek de bir eksiklik değil bana kalırsa. Çünkü dedim ya, sadece insanız. Bade'nin hikayesi hüzünlü ama güzel. Bazı hikayeler hüzünlü olduğu için güzel oluyor zaten. Çünkü güzel şeyler için öncesinde hüzünlenmek gerekebiliyor. Bade'nin şu anda kendini daha iyi hissediyor olmasına çok sevindim. Her ne olursa olsun, ona değer veren, daha da ziyade değer verdiğini davranışlarıyla gösteren birini almalı insan hayatına. Yoksa gösterilmemiş değer ve sevgi en azından benim gözümde bir hiç. Neyse çok uzattım. Kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) O kadar güzel yazmışsın ki yorumuna çok mutlu oldum:))) Bütün cümlelerin doğru benim açımdan ve ben de senin gibi düşünüyorum. Yanımızda birisini istediğimiz doğru ve dediğin gibi varlığını bilmek yetiyor, tabii gerçekse. Herkes kendi kendine yetebilir, hayat ne gösterir bilemeyiz. Hayatında biri varsa her anını paylaşmak istiyorsun, bazen hiç konuşmadan da seni anlasın istiyorsun. Eksiklik değil dediğin gibi, sevginin güzelliğinden gelir bütün bunlar :)

      Bu hikayede çok üzüldüm, yazmak da zor oldu benim için aslında ama iyi de geldi sizlerle paylaşmak:) Kesinlikle değer veren ve bunu davranışlarıyla gerçekten hissettiren biri olsun eğer bir gün gerçekten olacaksa. Yalan sevgiye, göstermelik sevgiye tahammülüm yok, kimsenin olduğunu da sanmıyorum. Güzel şeyler için hüzünlenmek gerekiyor mu onu bilmiyorum. Ben o kotamı doldurdum inan, bazı şeyler çok ağır geldi benim için.

      Uzattım diye düşünme, senin beni anladığını yorumundan anladım ve teşekkür ederim:)))) Mutlu oldum tatlı yorumun için:))))

      Sil