''Sabah sessizliğinde uzun uzun dem çeken küçük ispinozların taze kayın yaprakları arasından gelen berrak seslerinden başka bir şey işitilmiyordu.''
Kitabın konusu; Ruth küçük yaşta annesini, babasını kaybetmiş; amcası ve yengesiyle yaşıyor. Ruth çok güzel bir genç kız ve bir yandan da çocuksu bir yanı var. Hayal gücü oldukça yüksek Ruth yazdığı kompozisyonla öğretmeninin ilgisini çekiyor. Öğretmeni Erik, öğrencisinin eğitimiyle yakından ilgileniyor. Erik Ruth'a aşık olur, ilk önceleri içinde yaşar ama bu duyguya engel olamaz zamanla. Ruth da öğretmenine karşı bir şeyler hisseder. Ruth aynı zamanda iç dünyası karışık bir genç kız ve psikolojisi iyi değil.
😊📘Kitaptan Keşfettiğim Alıntılar:
😊''Burada her şey böyle bir karışıklık içindeyken dışarıda huzurlu olamam. Senin odalarının hali kim bilir nasıl Erik? Dün buraya vardığımızdan beri sadece benimle ilgilendiniz. Ah, en kötüsü ne biliyor musun, hayatta hiçbir şey artık tam bir düzene kavuşamayacak. Her şey böyle ortalıkta yayılıp duracak.''
😊''Klara-Bel sessizce yatıyor ve hayatta en sevdiği bu iki insanı izliyordu. Zihninde Jonas'ı büyümüş, babasının boyuna varmış olarak canlandırdı; oğlunda, kocasının ilk tanıştıkları ve kendisine talip olduğu zamanlardaki halini görür gibi oldu.''
😊''Ruth sessizce yerinde oturarak öğretmeninin sözlerini ve yorumlarını hülyalı gözlerle izliyordu. Kafası oldukça dağınık bir öğrenciydi, şimdi de aslında Erik'in anlattıklarına değil, sadece nasıl anlattığına ve özellikle de ellerinin ona has devinimlerine dikkat ediyordu.''
😊''Kadın gayet ciddi konuşuyor, neredeyse sahici görünüyordu ve söyledikleri de kara gözlerindeki hüzne tuhaf bir biçimde uyuyordu. Erik, yitip giden bir dakika boyunca düş gücünün ona bir oyun oynadığını hissetti. İçinde mantığını güldüren ateşli bir özlem ve gülen mantığını ayaklarının altında çiğneyerek o güzelim kendini aldatışı hakikate çevirmek için şiddetli bir istek yükseldi.''
😊''Erik'in içine bir ateş düşüp yüreğinin derinliklerine kadar indi. Bu çocuğa hissettiği kadar yoğun ve içini titreten bir şefkati daha önce hiç hissetmemişti. Kendini ona adamak, onu kendine ait bir şeyi sahiplenir gibi sahiplenmek için içinde aniden öyle güçlü bir istek doğdu ki, elinde olmadan bunu şimdiden gerçekleşmiş kabul ederek hiçbir engel bırakmak istemedi.''
😊''Ruth üzerinde belirleyici bir güç kazanmanın, o olağandışı mayıs akşamında düşünmüş olduğu gibi kendiliğinden başarılacak bir şey olmadığını sezmişti. Ruth kendi bağımsız bir düş dünyasında ondan gelecek beklenmedik veya arzu etmediği bir hareketle rahatsız edilmek istemiyordu ve kız onu ''bütün hikayelerin en güzeli'' nin kahramanı yapsa bile Erik yine de çok sakin davranmalı, Ruth'un hayallerini anlamaya çalışmalıydı; yoksa hayatına nasıl bir düş gibi usulcacık girdiyse yine aynı şekilde kayıp gidebilirdi.''
😊''Tuzlu havanın kokusunu alıyor, ince deniz kumunun ayaklarının altında gıcırdadığını hissediyordu. Ruth'un hayal gücü, kıza betimlediklerinin onun tarafından nasıl hayranlıkla idealize edildiğinin farkında olmayan kadının anlattıklarını hızla şiire dönüştürerek izliyordu.''
😊''Erik iki kadının kaygılı ifadelerini fark edip ciddileşerek şunları söyledi : ''Evet, zavallı kadınlar! Birine bağlandıkları zaman dua etmeye başlarlar : Tanrım yardım et bana, iyi bir kadın olayım. Çünkü kendilerini kendilerinden korumalarının tek yolu sevgilerinin duygu düzeyinde sürmesidir, duygusal sadakattir. Elbette görev disipliniyle de bunu yapabilirler, ama o zaman küskün bir hayatları olur.''
😊Varvara irkildi. ''Tanrım, bu ne kibir böyle!'' dedi. ''Bense kadının erkeğin kraliçesi olduğu varsayımını yeğliyorum.''
''Gördünüz mü, ben daha ötesini söyledim : Kadın erkeğin hüküm sürdüğü ülkesidir,'' dedi Erik gülümseyerek, ''bu yüzden erkeğin kadına teslim olduğundan çok kadın erkeğe teslim olur. Böylece erkeğe karşı, çok kahramanca görünebilecek, çok baştan çıkarıcı olabilecek bir isyan, öfke ve devrim duygusu içindedir kadın. Oysa erkek için kendi hakimiyet alanının sadakatsizce terk edilmesi utanç vericidir.''
😊''Ben kadın olsam ve o cinsiyetsiz bir varlık olsa, ancak bu kadar olur. Erkeğin kendi üstünde gördüğü bir dava için her türlü hükmetme arzusunu bir kenara bırakabileceğini düşünebilirim. Fakat aşkta asla! Ve bu içgüdüye karşı çıkan bir kadını da kadın olarak göremem.''
😊'' Kendi varlığını unutmadaki bu aşırılığın, kendinden böyle bir uzaklaşmanın temelinde aslında ne vardı? Sevgi miydi? Erik'in tam bilincinde olmadan, kendi iradesine aykırı olarak beklediği şey bu muydu?''
😊''Büyü yapmamalısın. Seni çevreleyen gerçekliğe dönmelisin, tam bir inanç ve güvenle, öyle ki kendini orada evinde hissedersin.''
😊''Klara-Bel de sessizleşmişti. Tekrar her ikisi de kendi düşüncelerine daldılar ve yine sessiz bir akşam yemeği yediler. Her ne kadar üçü de sıkı bir yakınlık içinde bir arada oturuyor, birbirlerine yürekten bir yakınlık duyuyor olsalar da birbirlerinden fersahlarca uzaktılar, öyle ki hiçbirinin diğerinin suskun dünyasında yeri yoktu.''
😊''O an odanın içine öylesine güçlü bir güneş ışığı doldu ki, Klara-Bel gökyüzünün bile Erik'in aşkına tanıklık etmek isteyeceğini düşünerek batıl bir korkuyla ister istemez gözlerini yumdu. Gök aşağıya doğru masmavi bir gülüş gönderdi ve hızla eriyen kar tanecikleri çiy damlalarının ördüğü altından bir ağ gibi bahçenin üzerinde ışıldadılar. Güneş ışınları pencerenin önündeki leylak dallarına sanki dışarıdaki çalıdan kesilmişler gibi sıcacık sarıldılar.''
😊''Birine yeni bir tanrı, diğerine yeni bir erkek gerek, neredeyse aynı şey!'' diye aklından geçirirken kendi düşüncelerinin çirkinliğinden kendi korktu.''
😊''Bir kadın ruhunun duyabileceği dehşeti ve merakı kim anlayabilirdi ki!''
Kitap 244 sayfa, karton kapaklı ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'na ait baskısı. Kitabın çevirisini İlknur İgan yapmış ve oldukça iyi bir çeviri olmuş bence. Kitap kapağını da sevemedim, karanlık, adını koyamadığım şekilde itici geldi bana. Kitabı sevmekten çok merek ederek okudum desem daha doğru olur. Sevgili blog arkadaşım Okuma Günlüğü 'nün geçen seneki yazılarından görüp not almıştım; kitap tanıtımlarını çok severim, birkaç kitap daha almıştım tanıtımlarından (ismin üstüne tıklayıp sitesine ulaşabilirsiniz)😊😊 Kitabı sevip sevmeme konusuna gelince burada ikiye bölünüyorum. Çünkü kızdığım yerler çok oldu. Beni rahatsız eden yerler oldu. Net bir şey diyemiyorum bu yüzden. Kızgınlığım ağır basıyor biraz daha.
Karakterleri sevemedim. Erik ve Ruth arasında yaş farkı var ve Erik, Ruth'un öğretmeni. Erik zamanla kıza aşık oluyor ve duygularına engel olamıyor. Kıza ders vereceği için kendi evine getirtmesi, karısının buna ses çıkarmayışı, Erik'in arada kıza dokunması beni fazlasıyla rahatsız etti. Kitapta hoşuma giden detay psikolojik analizler oldu. Ruth'un içinde bulunduğu psikolojik durum bence kitabın en ilgi çeken yanıydı. Yazarın okuduğum ilk kitabı.
Yazar kitaplarında kendi yaşadıklarından daha doğrusu deneyimlerinden yola çıkarak geleneklerin kısıtladığı ve kendi yollarını bulmaya çalışan kadınları anlatıyor. İlk kadın psikanalisttir. En çok ilgi gören kitabı Ruth olmuştur. Salome, Nietzche'nin evlenme teklifini geri çevirmiş. Salome'yi, Nietzche Ağladığında kitabından hatırlıyorum. Yazarın bu kitabını sevemedim ama diğer kitaplarından okuyup şans vermek istiyorum.
Erik karakteri beni sinir etti diyebilirim. Karısı yanındayken başka birine aşık olması. İçinde bunu yaşaması ve sonunda karısının anlaması ve kendisine sorulan soru karşısında itiraf etmesi. O kadar güzel bir ailesi varken bunu mahvetmesi. İnsan aşık olunca duygularına engel olamaz evet, ama bunu yaşama şekli bu olmamalı. Ruth karakterine de sinir oldum. Bütün bunları bilip onun da karşılık vermesi normal gelmedi bana. Ayrıca bir öğretmenin öğrencisine bu şekilde yaklaşması beni çok rahatsız etti. Siz kitaba farklı bir bakış açısıyla bakabilirsiniz, herkesin düşüncesi farklı.
Psikolojik tahliller seviyorsanız kitabı okuyun derim ama ben okurken merak etsem de sıkıldım. Yani çok keyifle okuduğum kitaplardan biri değil.
Kitabın son cümlesiyle yazımı bitiriyorum :
''Hiç kıpırdamadı, küçücük başı yukarıda, orada durmaya ve o hüzünlü ilkbahara şarkısını kendinden geçmişçesine söylemeye devam etti.''
Keyifli kitap keşifleri, keyifli okumalar dilerim😊
Evli birinin başkasına kapılması beni de rahatsız ederdi okurken. Yaş farkı pek gözüme batmayabilir ama doğrudan ya da dolaylı aldatmak kötü bir şey. Ruth karşılık vererek mutlu oldu mu acaba? Romantizm severim de böylesini sevmem bir de cıvık ilişkiler olunca hoşlanmıyorum. Aşkın da bir ağırlığı olmalı. :) Güzel anlatmışsın, başta ilgimi çekti ama eleştirilerini okuyunca soğudum biraz.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Beni daha çok öğretmen-öğrenci ilişkisi içindeyken olanlar rahatsız etti, dokunması normal gelmedi bana. Çünkü aşk olarak bakamadım, istismar olarak algıladım direk. Aşkta yaş farkı olabilir dediğin gibi. Ben kitabı sevmedim ama kişiye göre değişir, bir başkası sevebilir. Kitaba farklı bir bakış açısıyla bakamadım ve okuyamadım.
SilDediğin gibi o konu da hoş değil. Kızın yaşı küçükse zaten problem bir de adamın öğrencisine karşı hisleri olması. Aklıma Violet Evergarden animesi geldi. Aralarında yaş farkı olsa da adam yanlış denebilecek hiçbir şey yapmamıştı. Hatta merhameti daha ön plandaydı, o yüzden etkileyici gelmişti hikaye.
SilYani böyle olunca dediğim gibi farklı bir bakış açısıyla okuyamadım. Fazlasıyla rahatsız etti durum beni. Adam evli, kızın yaşı küçük ve öğrencisi. Bir de güzel bir ailen varken neden mahvedersin her şeyi. Her açıdan bakmaya ve anlamaya çalışıyorum ama yok sevemedim kitabı. Animeyi bilmiyorum, not aldım, bakacağım:)
SilKitap çok ilgimi çeken tarzda bir kitap değil, muhtemelen okumam. Ama sallanan ata bayıldım, onunla saatlerce oynayabilirim:)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Sallanan at çok tatlı, fotoğraf için kardeşimden aldım, müziği de var:))) Kesinlikle saatlerce oynanır:)))
SilSalome çok ilgimi çeken bir insan. Yazar olarak da değil, insan olarak ilgimi çekiyor. Kitaplarından sadece Arayışlar'ı okudum. Başka kitaplarını da okuyacağım. Bu kitabı da büyük ihtimalle okurum ama seveceğimi de sanmıyorum :) Sadece yazarın iç dünyasını merak ettiğim için okumak istiyorum.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim :))) Yazarın okuduğum ilk kitabı, bu kitabını sevemedim ama diğer kitaplarına bir şans vermek istiyorum:) Salome'yi Nietzche Ağladığında kitabını yıllar önce okuduğumda duymuştum. Bu kitabı ben sevmedim ama sizler sevebilirsiniz, karar sizin:))))
SilKitaptan alıntılar kısmı çok hoşuma gidiyor. Bir solukta okunacak bir kitaba benziyor Ruth.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Alıntı yazmayı seviyorum ve biraz fazla yazıyorum:) Kitap merak ettiriyor ama ben sevemedim, sizler sevebilirsiniz:)
SilNezaketiniz için çok teşekkür ederim, beni de anmışsınız çok mutlu oldum:) sallanan atınıza da bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim:)) dediğiniz gibi kitaptaki ilişki, özellikle Erik'in davranışları rahatsız edici, çoğu kişi bundan dolayı kitabı sevmiyor bence, ama psikolojik tahliller çok başarılı bence:) elinize sağlık çok güzel yazmışsınız siz de:) yeni kitaplarda görüşmek dileğiyle:)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Sizin bloğunuzdan not aldığım kitaplar fazla:))) Sallanan atı fotoğraf için kardeşimden aldım, çok tatlı:))) Kitaptaki psikolojik tahliller en ilgi çekici yerler bence de:) Yorumumu beğenmenize çok sevindim:))))
SilBu yazarın Feniçka'sını okumuş ve sevmiştim. Diğer kitaplarını da okuyacağım. Kalemini sevdim.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:)))) Yazarın okuduğum ilk kitabı, bu kitabını sevmedim, diğer kitaplarına şans vereceğim:)
Sil