Dişli Kızlar

            

Cinsiyetçi yaklaşıma başkaldırmak

                   

                     ''Doğru amaç uğruna savaşan tüm genç kadınlara.''


             Kitabın konusu, bir lisede okuyan kızların erkek egemenliğine karşı çıkmaları ve feminist bir hareket başlatmaları. Okul yönetimi sadece kızların kıyafetlerine karışıyor, erkeklerin yaptığı hiçbir harekete, davranışa ses çıkarmıyorlar. Vivian annesinin gençlik yıllarından sakladığı bir kutunun içindekilerden etkilenir ve okuldaki durumdan rahatsız olduğu için bir şeyler yapmak için ilk adımı atar. Bir dergi çıkarır ve kimseye söylemez, okulda da belli yerlere koyarak herkese ulaşmaya çalışır. İlk etapta çekinse yanında kimse olmasa da zamanla çoğalırlar ve erkek egemen düzene karşı gelirler.


                                  😊📘Kitaptan Keşfettiğim Alıntılar :


               😊''Ben sınavlara çalışan bir kızdım. Ben ev ödevini zamanında teslim eden bir kızdım. Ben, büyükannesiyle büyükbabasına beş dakika içinde geleceğini söyleyip üç dakikada varan bir kızdım. Ben yaygara çıkarmayan bir kızdım. Derste öğretmen adımı söylediğinde sırama bile gömülürdüm. İyi anlamda bile olsa üzerine dikkat çekmektense buharlaşmayı yeğleyen bir kızdım.''


                  😊''Ama arkadaşlarımın gözleri dergideydi. ''Kesinlikle tam isabet,'' dedi Sara. ''Yani, burada yazanlar tamamen doğru. Ama acaba kim yaptı? Şu bahsettiği Dişli Kızlar kim ki? Bir tür kulüp falan mı?''


                  😊''İlk seferinde izlediğim planı tekrar uyguladım. Ekim ayının sonlarına doğru, nihayet serinleyen bir Teksas sabahında çok erken uyanıp güneş doğmadan okula koştum. Elimde Dişli kopyalarıyla ilk kez kızlar tuvaletine girdim. Bu kez daha az rüyadaymışım gibi, daha çok bir amacım varmış gibi hissediyordum. ''


                   😊''Bir erkekle hiç takılmamış, buluşmaya gitmemiş, dansa kaldırılmamış veya bir erkeği öpmemiştim. Erkeklerle hiçbir şey yapmamıştım. Hiç. Ve şimdi de bu oluyordu. Gerçek olamayacak kadar şaşırtıcıydı.''


                    😊''Başımı kaldırmadan, ''Bazı insanlar geleneklerin iyi bir şey olduğunu söyleyebilir gerçi,'' dedim, kağıdımın köşesine karaladığım çemberin üzerinden defalarca geçerek. ''Bazı insanlar geleneklerin, bizi toplum olarak bir arada tutan şey olduğunu savunuyorlar.''


                     😊''Bir kere okudum. Sonra tekrar okudum. İlk başta kafam karıştı, kısa bir anlığına, bir çeşit kısa süreli hafıza kaybı yaşadım da trans halindeyken Dişli ilanlarını ben mi yapıp yapıştırdım diye düşündüm ama bakıp kelimeleri defalarca okurken içimi bir keyif kapladı.''


                     😊''Bu çarp ve kavra olayı Şükran Günü'nün olduğu hafta sonundan kısa süre sonra başlamıştı. Tıpkı ''Git de bana sandviç yap!'' gibi ilk başta küçük bir şeydi. Mitchell, Jason ve kankaları tarzında birkaç oğlan yapmıştı, sonra da olay kuru çıraya bırakılmış bir kibrit gibi yayılmaya başlamış, bir sürü oğlan koridorları mayın tarlasına çevirmişti.''


                      😊''Koridoru kaplayan harap olmuş kırmızı halının üzerinde sessizce sıraya girdik. Kızlar büyümüş gözler ve açık ağızlarla birbirlerine bakıyordu. Dün hissettiğim uğultu ve ihtimal hissi korkuya dönüşmüştü. İçim sızladı.''


                       😊''Kaşlarımı çattım, biraz canım sıkılmıştı. ''Belki öyle ama ben gittikten sonra arkamda başka kızlar kalacak. Dişli'yi kendim için yapmadım. Kızlar için yaptım.''  Başımı salladım. ''Neyse, boş ver, kulağa kocaman bir egom var gibi geliyor.''


                         😊''Ama Vivian, bu okulda Mart Çılgınlığı'na katılmayan erkekler var,'' dedi. ''Birlikte öğle yemeği yediğim.... beyzbol istatistiklerinden falan hoşlanan erkekler. Onlar öyle değiller. Ben de öyle değilim. Burası tamamıyla berbat bir yer değil. İkimiz birbirimize sahibiz, değil mi? ve eninde sonunda mezun olup buradan ayrılacaksın zaten. Ben sadece seni bu kadar üzgün görmek istemiyorum.''


                          😊''Seth bir erkekti..... Giydiklerini, oturuşunu, yürüyüşünü iki kere düşünüp birilerinin dikkatini çekmemek için uğraşmayı asla anlamayacaktı. Seni istediği zaman ve istediği şekilde kavrayan, sana dokunan ve seni değerlendiren koca bir Erkek Canavar'a aitmiş gibi hissetmenin insanı nasıl korkuttuğunu ve deli ettiğini asla anlamayacaktı.''


                            😊''Hümanist ya da eşitlikçi olmak değildi. Feminist olmaktı. Bu kötü bir kelime değildi. Hatta bugünden sonra en sevdiğim kelime olabilirdi. Bütün olay kızların birbirini desteklemesi ve tam tersini söylemek için bir sürü farklı yol bulan dünyada insan gibi davranılmak istemeleriydi.''


                             😊''Babanın en sevdiğim özelliği neydi biliyor musun?'' dedi. Kaşlarım hafifçe yukarı kalktı. Babamdan neredeyse hiç konuşmazdık. ''Yani, sevdiğim bir sürü özelliği vardı tabii ama her şeyden öte ona ne söylersem söyleyeyim aramızın bozulmamasını severdim. Onu tersleyip sinirlenebilirdim. Sinirlerim bozulabilirdi. Onun da benim yüzümden sinirlerinin bozulduğu zamanlar da oldu. İlişkiler böyledir. İnsanlar mükemmel değildir. Ama temelde, beni ben olduğum için sevdiğini biliyordum. Beni olduğum şekilde kabul ettiğini biliyordum. Bu yüzden iyi bir adamdı.''


                             😊''Elbette vaktim vardı. Yaz gelmişti ve önümde uzun, tembel günler vardı. Hepimizin önünde. Hayal kurmak için mükemmel bir zamandı. Plan yapmak için de. Dişli Kızların nasıl karşı koyacağını planlamak için.''


                             😊''Çünkü tüm kalbim ve bedenimle inanıyorum ki kadınların devrimci ruhlarının gücü dünyayı gerçek anlamda değiştirebilecek ve değişecektir.''


                               😊''Çünkü bize Kadın=Aptal, Kadın=Kötü, Kadın=Zayıf diyen topluma öfkeliyiz!''


                                 😊''Eğer bir oğlan size obje gibi davranabileceğini düşünürse dolabını, arabasını, sırt çantasını işaretleyin!!!''

                     

                     Kitap 287 sayfa, ciltli ve Yabancı Yayınları'na ait baskısı. Kitap kapağı da çok hoşuma gitti, iç kapak da çok güzel olmuş. Kitabı sevdim. Daha çok kişinin okuması gerektiğini düşünüyorum. Okurken çok sinirlendiğim bölümler oldu. Konusundan dolayı çok sakin kalarak okuyamıyorsunuz. Çok merak edip aldığım kitaplardan biri. Erkek egemenliğini okudukça sinirleriniz bozuluyor. Kızların kıyafetlerine karışılıp devamlı yönetmeliğin hatırlatılması, erkeklerin yaptığı saçma sapan hareketlere, saygısızlığa, tacize kimsenin sesini çıkarmaması. Kabul edilebilir bir durum değil.


Cinsiyetçi yaklaşıma başkaldırmak



                   Kitabı okuduktan sonra filmini de seyrettim. Kitaptaki her şeyi net aktarmamışlar, zaten kısa bir süre için mümkün değil. Her ayrıntı olduğu gibi aktarılırsa film sürelerinin çok daha uzun olması gerekiyor. 1 saat 51 dakikalık bir film. Filmde ''dişli'' değil de ''yürekli'' diye geçiyor kelime. Film için herkes eğlenceli dese de ben o gözle seyredemedim. Filmin son 15 dakikasını daha çok sevdim diyebilirim. Hassas bir konu olduğu için sinir ve öfkeyle seyrettim. Şunu söyleyebilirim, farkındalığı yüksek olan bir film. Mesajlar çok iyiydi. İzlenmesi gereken filmlerden biri. Kadınların içinde bulunduğu zor durumları çok iyi yansıtmışlar. Vivian karakterini oynayan kız çok tatlıydı (Hadley Robinson) ve bence kitaptaki karakterle uymuş. Cinsiyetçiliğin ne kadar kötü olduğunu ve toplumların bunu normal gibi göstermesi kabul edilebilir bir şey değil, filmde de bu duyguyu yansıtmışlar.



                     Kitabın sonunda yazarın not var. Kadınlarla ilgili olan bazı sevdiği sitelerin adreslerini vermiş;  moxiegirlsfightback.com sitesine bakmak isterseniz tıklayabilirsiniz.    Mail adresini de yazıyorum; moxiegirlsfightback@gmail.com 'a yazmak istediğiniz bir şey varsa yazabilirsiniz😊


                    Kitapta çok hoşuma giden bir detay var, hemen sizlerle paylaşıyorum. Seth karakterini çok sevdim. Vivian'ın erkek arkadaşı ve hep ona destek oldu, çok tatlı bir ilişkileri vardı. Bir erkek olarak bir kadının yanında durması, destek olması, bir şeyler yapmaya çabalaması çok güzeldi bence. Seth favori karakterlerim arasına girdi. Vivian'ı da çok sevdim ve kendime yakın buldum bir karakter olarak. Ayrıca kadın dayanışmasını çok sevdim. Kızların birbiriyle birlik içinde hareket etmesi, birbirleri için çaba ve yardım içinde olmaları kesinlikle çok güzeldi. Tacize uğrayan bir kızın sessiz kalması ve bunu çok sonradan söylemesi ise beni çok üzdü. Kitap boyunca erkeklerin tacizleri anlatılıyor zaten. Feminizm sadece kadınlar için değil, erkekler de destekliyor. Bu konuda sevgili blog arkadaşım Meczup Yazar'ın yazıları beni heyecanlandırmıştı ve çok sevmiştim. İsmin üstüne tıklayarak siteye ulaşabilirsiniz.


                     Bu sorunun Türkiye'de çok aşırı olduğunu hepimiz biliyoruz. Son yıllarda kadın cinayetlerinin artması, kadınların her hareketinin farklı algılanması, kadınlar bir şeyi başarınca takdir edilmemesi... Bu sorunlar uzayıp gidiyor. Yaşadığımız ülkede bununla ilgili bir önlem de alınmıyor. Diğer ülkelerde de durum farklı değilmiş kitaptan anladığım kadarıyla. Kadınların kendini devamlı baskı altında hissetmesi, her giydiğinin söz olması çok sinir bozucu. Erkeklerin yaptığı hareketlere kimsenin sesini çıkarmaması.


                      Dışarıda rahat rahat dolaşamıyorsunuz bile. Artık akşam değil gündüz de hep tehlikedesiniz. Yürürken devamlı arkama bakıyorum çoğu zaman ve bir erkek varsa rahatsız oluyorum, tedirgin oluyorum. Eminim birçok kişi de böyledir. Böyle tedirgin yaşanmaz, yaşanmamalı. Öyle bir noktaya geldi ki her şey ne denir bilemiyorum. Saçma sapan, cahilce davranışlar. Hep söylediğim bir şey var, yazılarımda ara ara vurguluyorum. Bütün bunlar yetiştirilme tarzından kaynaklanıyor. Özellikle erkek çocuklarını yetiştirirken, ''paşa oğlum, sen ne istersen alırız, sana kız mı yok?, hangi kızı istiyorsun söyle alalım, sen yorulma oğlum ben getiririm ne istiyorsan.'' cümleleri çok şey anlatıyor. Evde kalkıp bir bardak su bile almıyor, sonra özel hayatında kadından kendine hizmet etmesini bekliyor. İstediği olmayınca da farklı suçlamalara giriyor. Diyeceksiniz ki sadece erkekler tarafından yazma, kadınlar da farklı yetiştiriliyor. Haklısınız, buna da karşıyım. Kızlarını ''prenses kızım'' benim diye yetiştiren anne- babalara da aynı şekilde sinirleniyorum. Olay kadın-erkekten çok doğru ve düzgün bir birey yetiştirmek, gerçekten insan olmasını sağlamak, psikolojik açıdan sağlıklı olması için uğraşmak. Çocuk yetiştirmek demek sadece karnını doyurup, üstünü giydirmek değil. Çocukla sağlıklı iletişim kurmak ve ''çocuktur, anlamaz.'' demek yerine tane tane her şeyi açıklamak, kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, sohbet etme alışkanlığı kazandırmak, yanlış bir şeyi yaptığı zaman rahatlıkla söyleyebilmesini sağlamak. Bunlardan biri eksik olduğu zaman ne yazık ki topluma yararlı birey olmayı bırakın önce kendisine sonra da okul hayatı, iş hayatı olsun, özel hayatı olsun herkese her şeyi zehir ediyorlar. 


                 Erkek egemen topluma dur demek için bilinçli olmak gerekiyor. Erkeklerin her şeye hakkı var, kadının hiçbir şeye hakkı yok düşüncesinin beyinlerden silinmesi gerekiyor. Tabii bunun sadece yazmakla olmayacağını biliyorum, çok zor bir şey. Alışılagelmiş bir düzen var ve buna karşı koymak kolay değil. Kitapta ilk sayfalarda vurgulanan bir cümle var : ''Git bana sandviç yap.'' (okulda bir erkek tarafından bir kıza söylenen cümle) Bu cümleyi böyle düz okuduğunuz zaman bunda ne var diyebilirsiniz. Bu cümlede çok şey var; ''senin bu okulda işin yok, ancak evde bir şeyler yaparsın.'' demeye geliyor. Bu oldukça kötü ve rahatsız edici bir şey. Doğru kelimeyi de bulamıyorum artık yazarken. Bir de anlamadığım şöyle bir şey var;  ''Öyle giyinme erkekler bakar, o kıyafetle çok dikkat çekersin.''  Toplum tarafından benimsenmiş bu kalıplaşmış cümleleri duymaktan bıktım. Birey kendine hakim olmalı, aklında fikrinde başka bir şey varsa bunu kıyafete yüklemek bana anlamsız geliyor.  Sadece dışarıda değil, sosyal medyada da birçok tacize maruz kalıyoruz. Bunu eğlence olarak gören insanlar var. 

Türkiye'de kadınların % 41'i hayatlarında en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddet yaşamış ve % 93'ü cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı tacize maruz kalmıştır. (Bilgiler Google'dan alınmıştır)


                    Beni bıraksanız bu konuda sabaha kadar konuşurum,  tartışırım, yazarım. Sinirlendiğim çok şey var bu konuda. Eminim sizlerin de vardır sinirlendiği şeyler. Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Film konusunda tercih sizin.  


                  ''Dişli pes etmeyecek! Dişli kazanacak!''


                   ''Dişli Kızlar karşı koyar!''


                 Keyifli kitap keşifleri, keyifli okumalar dilerim😊


Yorum Gönder

16 Yorumlar
  1. anlamadıgım veya kafam neden almıyor annesini çok seven adam anne adayı olan eşine neden zor kullanır döver ... yorumsuzum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Bazı şeyleri ben de anlamıyorum, anlamakta zorlanıyorum. Ben yetiştirilme tarzından dolayı olduğunu düşünüyorum. Annesini seviyor o ayrı ama kendisine hizmet edilmesine alışmış, kadına değer verilmeyen bir ailede yetiştiyse orada her şey değişiyor. Psikolojik nedenlerin ağır bastığını düşünüyorum, tabii bu benim düşüncem. Keşke böyle olmasa, kadına gerçekten değer verilse...

      Sil
  2. Sabah kadar konuşulup, tartışılacak bir konu. Hatta günlerce, aylarca üzerinde durulması gereken bir konu. Sorsan annesine, kız kardeşine toz kondurmayan tipler, eşine, kız arkadaşına gelince insanlık dışına çıkıyor.. Çok acı ve zor düzelecek bir konu..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Kesinlikle sabaha kadar tartışılacak konulardan ve üstünde durulması gereken en önemli konulardan biri bence. O kadar doğru yazmışsınız ki, öyle insanlar var ki, eşine, kız arkadaşına çok farklı davranıyor. Annesine, kız kardeşine lafta söz ettirmeyen kişiler bunlar. Gerçekten çok çok üzücü bir konu ve artık son yaşananlardan sonra tedirgin oluyorum.

      Sil
  3. off farkındalık yaratmaya yönelik bir paylaşım olmuş, emeğine sağlık, coğrafya ne yazık ki bu durumların baş aktörü kabul etmek istemesek te:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Farkındalığı yüksek bir paylaşım oldu evet ve bu durum gerçekten çok üzücü. Sadece bizim ülkemizde değil, diğer ülkelerde de durum çok farklı değil ne yazık ki:(

      Sil
  4. Girişi okuduğum anda ben bunun fragmanını izledim diye düşündüm, haklıymışım. Netflix'te görmüştüm. Artık kitap uyarlaması olmayan film ve dizi bulmak gittikçe zorlaşıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Son yıllarda kitap uyarlaması filmler ağırlıkta ve dediğin gibi zorlaşıyor uyarlama olmayan film ve dizi bulmak:)

      Sil
  5. Çok önemli bir konusu var kitabın...Üzerine saatlerce konuşabiliriz. Cinsiyetcilik ve ayrımcılık maalesef ki gün geçtikçe artıyor bu çok üzücü. Sadece kadın olduğumuz için maruz kaldığımız durumları haksızlık olarak görüyorum.
    Kitabın konu ve içeriğini çok beğendim alıntılar da harika.
    Okumadım ve filmini de seyretmedim ama ilgimi çekti çok.
    Teşekkürler canım bu güzel paylaşım için:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Kesinlikle çok önemli bir konu, üzerine saatlerce, günlerce, aylarca konuşabiliriz. Kadın olduğumuz için bunları yaşamak çok üzücü, kadına değer verilmemesi çok üzücü, şu an içinde bulunduğumuz çağ için daha da içler acısı ne yazık ki.
      Kesinlikle tavsiye ederim kitabı, bence seversin:)))

      Sil
  6. Gerçekten bravo, konuyla ilgili harika bir yazı olmuş, ülkemizin durumu içler acısı, istatistikler de eksiktir eminim... filme de kitaba da bakacağım, elinize sağlık sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Yazımı beğenmenize gerçekten çok sevindim, konu çok hassas. İstatistikler dediğiniz gibi eksiktir, güncel olduğunu sanmıyorum, rakamlar daha yukarıdadır diye düşünüyorum üzülerek. Kitabı kesinlikle tavsiye ederim:)))

      Sil
  7. Güzel inceleme . Erkek kadın eştisizliği büyük problem. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:) Çok çok büyük bir problem ve bu çok üzücü

      Sil
  8. Bu kitabı çok sevmiştim ben. :) Netflix de çekti sonra filmini gittim onu da izledim. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Benim de favori kitaplarımdan oldu, ben de çok sevdim, filmini de izledim:)))

      Sil