Gizem, penceresinden giren güneş ışığının verdiği pozitif bir gülümsemeyle yatağında gözlerini açtı. Yataktan mutlulukla kalktı, duşunu aldı, bir şeyler atıştırdı ve elinde kahvesiyle masasına geçti. Bilgisayarını açar açmaz bir ses...
Gelen bildirim sesi : Mesajınız Var
Heyecanla maili açtı ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle okumaya başladı.
Merhaba,
Güneşli güzel bir havada en son yapmam gereken şeyi yapıyorum sanırım. Ne mi yapıyorum? Seni düşünüyorum. Bundan kötü bir şey gibi söz ediyorum sanırım. Benim açımdan oldukça kötü bir şey. Bu güzel havanın tadını çıkarıp kendime zaman ayırmam gerekirken, seni düşünüyorum. Kendime kötülük ediyorum. Sana verdiğim değeri ve zamanı hak etmiyorsun. Beynim beni ele geçirmiş ve rahat bırakmaya da niyeti yok. Hayatta yapılacak o kadar güzel şeyler var ki, doya doya yaşamak varken, neden bütün düşüncelerini bir insana ayırmak istersin? Bu sorunun cevabını sen verdin yaptıklarınla. Seninle ilgili düşüncelerim o kadar farklıydı ki, her şeyin güzel olacağı yalanına inandırmıştım kendimi. ''Her şey güzel olacak.'' Bu cümle tamamen yalan, insanların kendini kandırması. Bir şeylerin güzel olması ve yolunda gitmesi için çaba harcaman gerekiyor. İşte o zaman her şey güzel olur. Hiçbir şey yapmadan şu cümleyi kurup hayatın sana sürprizler sunması beklemek büyük saçmalık.
Bir zamanlar ilgi duyup, sevdiğin biri için bu cümleleri söylemem ne sana ne de bir başkasına doğru gelmeyecek. Kimseye doğru gelmesi için uğraşmıyorum. Ben hissettiklerimi, içimdekileri söylüyorum. İçimdekileri öldürmenden söz ediyorum. Senin için bu kadar çaba harcadıktan sonra, sana sevgimi belli ettikten sonra elinin tersiyle itersen benim yapabileceğim bir şey yok. Belki de hata bende, sevgi zorlamayla olan bir şey değil. Sen ilk zamanlar o sevgiyi hoşuna gittiği için aldın, ilgileniyormuş gibi yaptın ama sonra ne oldu? Senin için sıradan bir insan oldum. Hep derler ya, ''seviyormuş, ilgileniyormuş gibi yapmasaydın.'' İşte tam da o noktadayım, yapmasaydın keşke. Ben bir şey yapmadım, sen üstüne alındın, ortada zaten bir şey yoktu diyebilirsin. Ortada olan neydi biliyor musun? Benim iyi niyetimi kullanman, sana iyi davranınca beni yok sayman. Benimle olman için illa kötü bir davranış mı sergilemem gerekiyor? Seni terslemem mi gerekiyor? Bir kişi sevgisini karşısındaki insana sununca, o insanın bunu anlamayıp gitmesi nasıl bir psikolojik davranış içine giriyor?
Ne istediğini anlamadım? Ne yapmaya çalıştığını hiç anlamadım? Hayatında yeni bir enerji isteği mi? Boşluk doldurmaca mı? Ya da adını bilmediğim başka bir durum mu? Bütün bunlar ne? Sorular çok, cevaplar yok ve olmayacak da...
Çok sevdiğim bir film var; Mesajınız Var. Hatta birlikte seyrederiz diye konuşmuştuk ama seyredemedik. Birbirlerine mail gönderen iki tatlı insan, gerçi onlar birbirlerini tanımıyorlar ama her mail geldiğinde heyecanla konuşuyorlar. Ben, senden her mesaj geldiğinde heyecanlanıp cevap yazarken senin de aynı duygularda olduğunu düşünmüştüm, belki de hayal ettim kendimce. Mesajları okuduğumda yüzümdeki gülümseme, sözcüklerin yüklediği anlamlar. Hayal ettiğim bir oyunun parçası mı bunlar? Hayır hayır oyun değildi, gerçekti. Sen o gerçekliği yok edip gidene kadar.
Şimdi geriye dönüp bakıyorum da, aslında çok eski değil hiçbir şey. Çok fazla geriye dönüp bakmaya da gerek yok. Geçirdiğimiz zamanlara bakıyorum, kısa da olsa çok güzel ve tatlıydı. Tanışmanın ilk evresi hep güzeldir, hep tatlıdır. O ilk zamanların verdiği mutluluğu sonradan bulamıyorsun. Seninle tanışana kadar kendime ördüğüm sert duvarı kimse aşamıyordu. Sana nasıl izin verdim, onu da kalbime sormam gerekiyor. Kalbimin kötü bir huyu var, hiçbir soruya cevap vermiyor, canı ne isterse onu yapıyor. İşimi yapıyordum, kimseyle ilgilenmiyordum. Ne zamana kadar ilgilenmiyordum? Sen gelene kadar ilgilenmiyordum. Sen gelene kadar rutin bir hayatım vardı, düşüncelerimde, kalbimde, beynimde kimse yoktu.
Bir insan bir insanın hayatına girince mutlaka bir şey öğrenirmişsin. ''O insana ihtiyacın var ondan hayatına girer'' derler. Bilmiyorum tam olarak, etraftan duyduğum şeyleri söylüyorum. Belki de hepsi uydurmadır. Diyelim ki sana ihtiyacım vardı, senin de bana ihtiyacın vardı. Sonuç ne? Böyle sorunca da karmaşık matematik problemi gibi duruyor. Biliyorum, matematiği de hiç sevmezsin. Geçenlerde sosyal medyada bir yazı okudum ve çok mantıklı geldi bana. ''Sevdiğiniz, hoşlandığınız insanların sevdiği rengi, çiçeği, içeceği, yemeği biliyorsunuz, hayal kırıklıklarından, hayata karşı verdiği mücadeleden haberiniz yok.'' Cümleyi yanlış hatırlıyor olabilirim, söylemek istediği buydu. Ben senin hayal kırıklığını, hayatta ne yapmak istediğini, içindeki yalnızlığı gördüm ve biliyordum. Biliyordum ve bildiğimle kaldım. Bilmesem de olurmuş.
Anlamam biraz zaman aldı ama senden gelen işaretleri aldım. Biz çok farklı düşüncelerdeyiz, ikimiz bir arada olamayız. Benim sende gördüğümü, sen bende göremedin. Senden net olarak verdiğim değerin karşılığını görseydim düşüncem farklı olur muydu? Hiç bilmiyorum. Artık sorularla uğraşmak istemiyorum. Düşünmek istemiyorum. Rutin hayatıma geri dönmek istiyorum. Böyle çok mutluyum. Hoşça kal...
Mesajınız bitti....
Gizem, Alperen'in yazdığı maili okurken sarsılmıştı ve gözünden yaşlar düşmesine engel olamamıştı. O an içindeki yalnızlığın giderek büyüdüğünü gördü ve pişman oldu. İçindeki büyüyen yalnızlık hayatı boyunca onunla olacaktı. Ona olan ilgimi belli etmedim ve onu kaybettim. Ağzından dökülen tek cümle şu olmuştu: ''Ben ne yaptım?''
Maile bakarken kaç defa okuduğunu sayamıyordu artık. Sanki karşısında Alperen vardı, bir o kadar da uzaktı ve artık her şey için geçti. Bir insanın içindeki mutluluğu öldürmüştü ve bu pişmanlığı hiçbir zaman geçmeyecekti. Gülümsemeyle okumaya başladığı mailin sonunda üzüntüye boğmuştu Gizem'i. Dudakları kıpırdamadan İçinden veda etti...
''Hoşça kal Alperen...''
Böyle olaylar gerçekten yaşanmasa keşke, insanlar veda etmeyi ayrıcalık sanıyorlar bazen
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))))
SilDediğin gibi keşke yaşanmasa bazı şeyler, üzücü oluyor. Veda etme zemini hazırlamamak gerekiyor. Hayatında olan insanın değerini bilmek ve bilmemek arasında yaşanıyor bazı şeyler ne yazık ki... :))))
Her daim sevindirici mesajlar almak dileğiyle...
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))
SilUmarım herkes sevindirici mesajlar alır:))
Umarım...
SilBu filmi ben de severim :) Tabii bu hikaye çok daha hüzünlü olmuş. Bazen bazı hikayeler hüzünlü olduğu için güzel oluyor sanırım. Bu da onlardan biri gibi. Kalemine sağlık :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Çok tatlı bir filmdi:))) İyi olmadığım bir anda yazdım bu hikayeyi, beğendiysen ne mutlu bana:))))
SilAlperen çok dolmuş ve kırılmış belli ki...Keşke Gizem biraz olsun sevgi ve ilgisini gösterseymiş:) Belki bir şansları olurdu o zaman..
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Alperen'in yaşadığı duygular bugün birçok insanın yaşadığı şeyler ve Gizem gibi değer vermeyen, kaybedince anlayan insanlar çok ne yazık ki:(
SilSevgi ve ilgi ihmale gelmez diye düşünüyorum:))))
Çok güzel yazmışsın. Maili yazan hislerini çok güzel aktarmış, bir bakıma haklı da bence. Kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Beğenmene çok sevindim:))))
SilBence de haklı maili yazan kişi:)))
Duyguları gerçekten hissettiren bir hikaye olmuş, çok güzel elinize sağlık sevgiler:)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)))) Beğenmenize çok mutlu oldum:)))) Tatlı sevgiler:))))
SilAh o Alperenler ne çekti Gizemlerden :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Değer bilmeyenler yüzünden hep iyi kalpli ve sevgi dolu insanlar üzülüyor
Silhissederek okudum vedalar hissetmeyenler için çok kolay
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Vedalar değer vermeyenler ve sevmeyi bilmeyenler için çok çok kolay ve bu çok üzücü...
SilAlperen'in duygularını çok içten anlatmışsınız, elinize sağlık :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Beğenmenize çok sevindim, birçok kişi yaşıyor bu duyguları, ben de yaşadığım için sanırım anlatımım etkili oldu:)))
Sil