Ağlamak istiyorum, hem de bağıra bağıra saatlerce. Ağlayamıyorum, gözyaşlarım bir yandan akmak isterken bir yandan da kendimi durduruyorum. Hayır ağlamayacaksın diyorum, bugüne kadar ağladığın yeter, kendine gel. Kırılmaktan, üzülmekten çok yoruldum. Hiç akıllanmıyorum her zaman aynı şeyi yapıyorum ve bu kadar duygusal olmaktan nefret ediyorum. Duygusallık bana her zaman zarar getirdi. Biraz daha vurdumduymaz olmayı çok isterdim. Bunu ne zaman öğrenirim, bu saatten sonra öğrenebilir miyim? Açıkçası bundan da emin değilim.
Sevgilisinden ilk ayrılan ben değildim sonuçta, evet dünya başıma yıkılmış gibi hissediyordum. Aslında böyle bir şey olduğu yoktu, içinde bulunduğum durum yüzünden şu an bunları hissetmem çok normaldi. Evde ağlamaktan gözlerim şişmişti. Dışarı atmak istedim kendimi, ev üstüme geliyordu. Kimse bana bir şey sorsun istemiyordum. Bu durumu yaşayan herkes için tanıdık duygular bunlar. Benim yaşadığımı yaşayan onlarca insan var.
Dışarı çıktım, nereye gideceğimi bilmiyorum. Öyle yürüyorum, gözlerim kızarmış. Aslında yürüyecek halim de yok ama hava almak, dışarıda olmak, evde olmaktan iyidir diye düşünmüştüm. Evin yanındaki yokuştan yukarı çıktım. Aklımda tanışmamız, buluşmalarımız, güzel anlarımız, benim ona söylediğim şarkı, söylediği kırıcı sözler, tartışmamız... Söylediğim şarkı beynimin içinde çalıyordu ve susmuyordu. O kadar severek dinlediğim şarkı şu an bana işkence gibi geliyordu. ''Can parçam tut ellerimi, sakın bırakma ölene kadar...''
Şarkıyla beraber beynimin içinde bir ses daha o kırıcı cümleleri söylüyor ve hiç susmuyor. Deliriyorum diye düşünmeye başlamıştım. Beynimin içindeki çok sesli oyuncak bana gülüyordu belki de. Ne istediğini bilmiyorsun Bade diyordu ve daha çok sinirleniyordum.
''Yeter artık! Biz birbirimize iyi gelmiyoruz, sen çok iyi birisin, çok özelsin ama ben yapamıyorum, sana vakit ayıramıyorum.''
Bu cümlelerin özeti; '' Seni hayatımda istemiyorum, senden bıktım.'' demek. Diğerleri laf kalabalığı, bahane.
Çok öfkeliyim, her şeyi yıkmak istiyorum, belki bir şeyleri kırsam, içimdeki öfkeyi, zehiri dışarı akıtsam rahatlayacağım. İçimdeki zehir beni ele geçirmişti, kurtuluşum yoktu o an. Yapamıyorum, sessizce ağlıyorum, insanlardan çekiniyorum. Uzak, kimsenin olmadığı bir yerde olsam istediğim gibi hareket ederim belki de. Bu düşüncelerle bir parka gittim, kimse yoktu, banka oturdum. Son yazılan mesajları okuyup ağlıyorum. Bu kadar kolay mıydı? Sevgiden söz ediyorduk beraberken, sevgi varsa bir ilişki bu kadar çabuk bitebilir mi? Çok değer veriyorum sana deyip, büyük laflar ettikten sonra geriye kalan sadece iki kelime; ''Yeter artık!'' Can yakıyor bu kelime, hem de çok fazla can yakıyor. Mesajla başlayıp, mesajla biten bir ilişki. Aslında bir ilişki yoktu son zamanlarda. İlk zamanlarda da yoktu belki de, ben çok istediğim için sanırım o da bir ilişkiye başlama fikrine sıcak bakmıştı. İlk mesajı ben atmıştım, daha dün gibi aklımda; ''bana iyi geliyorsun.'' Sonrasında ondan gelen cevapla da havalara uçmuştum. Zaman içinde, ona hep söylediğim; ''biz birbirimizin şansıyız.'' cümlesi ve onun bana bu cümle karşısında söylediği, ''ben şansa inanmam.'' Yani her şey belliydi ama ben görmek istemedim. Bade, ''mutlusun kızım'' diyordum içimden kendi kendime.
Tek tarafın çabası ve ilişki varmış gibi görünen hayali bir balon. Bazı şeyler kendini belli ediyor ama sen görmüyorsun. Görüyorsun, görmezlikten geliyorsun, kendini kandırıyorsun. Madem biliyorsun, niye kendini kandırıyorsun değil mi? Altında yatan psikolojik sebepler; ''yalnız kalmak, ''onsuz yaşayamam'' korkusu, sevgiyi, aşkı doyasıya yaşama isteği. Yersiz ve aptalca korkular, bitmek tükenmek bilmeyen istekler. O an ölüm gibi hissetsen de sonrasında anlıyorsun her şeyi net olarak. Anlatsan kimse anlamayacak, saçma sapan teselli cümleleri gelecek. Ben bu cümleleri duymak istemiyorum, teselli istemiyorum. Parktan geçen birkaç kişi tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Hiç ağlayan insan görmemiş gibi. Ağlamak neden bu kadar tuhaf karşılanıyor bu ülkede, çok doğal değil mi? Parkta 2-3 saat oturdum ve hava buz gibi. Normalde çok üşüyen ben, o buz gibi banktan hiç kalkmadım, kalkmak da istemedim. Üşüyorum, buz kesmişim ama umurumda değil. Mart ayının soğuk bir günü. Tarihi de unutmuş değilim, hoş pek bir şey unutmam, hafızam gerçekten çok iyidir. 7 Mart 2019 Perşembe günü öğleden sonra 13:00 civarı...
O gün hiç unutmadığım bir diğer şey ise; çok tatlı bir teyze yanıma geldi. O tatlı teyze şimdi nerededir, ne yapıyordur bilmiyorum? Karşıma çıksa tanır mıyım, o beni tanır mı? Hiç sanmıyorum ama o davranışını ve anlayışını yıllar geçse de unutmam asla. O kadar sıcak bir ifadeyle yanıma yaklaştı ki; sanki bunu bekliyor gibi daha çok ağlamaya başladım.
''Neden ağlıyorsun güzel kızım?'' dedi ve ben sadece yüzüne baktım, sesim çıkmadı, çıkamadı, konuşamadım. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı doğru inerken sustum. Çantasından bir selpak çıkardı, bana verdi ve yanıma oturup sarıldı. ''Ağlama kızım, hiçbir erkek için değmez, seni bu kadar ağlatıyorsa hak etmemiştir, güzel gözlerine yazık.'' dedi. Biraz benimle sessizce oturdu ve hiçbir şey sormadı.
''Bu soğukta oturma fazla, evine git güzel kızım.'' dedi ve sevgiyle yüzüme bakıp gitti. Giderken gözden kaybolana kadar arkasına dönüp dönüp baktı.
O ayrılık gününden aklımda kalan güzel şeylerden biri, hayatta tatlı insanlar da var gerçekten dedim içimden. Bir süre sonra kalktım, beynimin içindeki çok sesli oyuncak susmuyordu ve beni ele geçiren zehir. İkisi birlik olmuştu. Yavaş yavaş eve doğru yürümeye başladım. Bu duyguyla nasıl başa çıkacaktım, nasıl yaşayacaktım bilmiyorum?
Hoş geldin zehrini içinde yaşatan kız, yeni hayatın başlıyor....
🎈 Not : Şarkıyı dinleyebiliyorum artık ama dinlemesem daha iyi olur gibi hissediyorum. Bu hikayeyi devam ettirmeyi düşünüyorum, sizlerden gelen tatlı yorumlara göre karar vereceğim😊
Aaaa bu hikaye yazarın hayatından izler taşıyan bir hikaye mi ama... Yani şimdi iş biraz hassaslaştı bak. Bazı olaylar bile unutuluyor ama nasıl hissettiğin unutulmuyor o yüzden burada ahkam kesecek değilim ama... Ama yani sanki iyi olmuş ayrılmaları, hani karakterlerin. Bir kere ayrılık bahanesi bile saçma, afedersin. Genç, güzel, tatlı ve iyi kızımız yeni hayatını yaşasın. Hayatta güzel şeyler var, şanslar var, sadece bazen bazı şeylere fazla tutunuyoruz ve o şey bize tutunmak istemeyince gidiyor. Gitmek isteyen gidebilir değil mi? O halde biz de gidelim. Ne saçmaladıysam :) Neyse yani mutlu, çok mutlu olsun karakter. Sözle değil tabi bu işler, ama içimden bir ses hikayenin devamında mutlu olacak diyor :) Kalemine sağlık.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Öncelikle bu tatlı ve içten yorumuna çok çook mutlu oldum:)))
SilEvet, hikaye yazarın hayatından:))) Kesinlikle nasıl hissettiğin unutulmuyor, ayrılmak iyi oldu evet ama bunu o an anlamıyorsun, resmin dışına çıktığında fark edebiliyorsun ne yazık ki :(
Ayrılmak istedikten sonra bahane bulmak çok kolay, dürüst olmayı tercih etmiyorlar. Hayatta çok güzel şeyler var ve daha önemli şeyler de var, evet aşk, sevgi çok güzel, bunu yaşamak da çok güzel ama bazen kendimizi kaybediyoruz. Gitmek isteyeni tutamazsın zaten. Saçmalamadın, lütfen öyle düşünme, düşüncelerini okumak iyi geldi bana:)))
Hikayenin devamını bu tatlı yorumlardan sonra yazacağım gibi:)))
Anladığım kadarıyla bu hikaye kurgu. Daha doğrusu öyle olmasını ümit ediyorum.
YanıtlaSilDokundu. Bade'nin içinde bulunduğu o buhranı gördüm, anladım, bildim. Çok iyi betimlemişsiniz. Tebrik ederim.
Ben bir an için o teyze olmak istedim. Daha sıkı sarılmak, daha çok peçete vermek... :))
Çok güzel bir hikayeydi.
Şarkıyı dinleyerek okudum.
Şarkı da güzeldi. İlk defa dinledim aslında.
Yüreğinize sağlık. 🙏🏻
Devamını büyük bir merakla bekliyor olacağım. Üzülmesin Bade. Güçlü kalsın. Her şeye rağmen... 😊
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) İçten yorumunuz, şarkıyı dinlemeniz, değer vermeniz çok mutlu etti beni:)))
SilHikaye kurgu değil maalesef :( Beğenmenize çok sevindim. Teyzeyi hiç unutamıyorum, sanırım unutamayacağım da :))) Çok tatlıydı, davranışı, içtenliği o kadar güzeldi ki, anlatılamaz bir duyguydu o an için. Ben elimden geldiğince ifade etmeye çalıştım:)))
Şarkı çok güzeldir, ara ara dinleyebiliyorum şimdilerde:))) İlk zamanlar şarkıyı her dinlediğimde ağlıyordum, şimdi geçti o duygular :)))
Çok mutlu oldum tatlı yorumunuza, devamı gelecek hikayenin :)))
Daha güçlüyüm ve güçlü kalmaya çalışacağım, çok teşekkür ederim:)))
Bu hikaye mi? :) Ben bir an gerçek yaşanmışlıklar olarak baktım yazıya :) Devamı gelir umarım, merak ediyorum 🙏 ☺️
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Yaşanmış gerçek bir hikaye, yazarın hayatından. Bu güzel, tatlı yorumlardan sonra devamını yazacağım :)))
Silİnsan bu tür anları yaşarken çok üzülüyor ama sonra dönüp bakınca boşuna üzülmüşüm diyor.
YanıtlaSilİnsanların saçma bahanelerini hiç sevmiyorum ben de. Sıkıntıları varsa açıkça söylemeliler. Parktaki teyze ne iyiymiş. :)
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) O anda çok üzülüyorsun dediğin gibi ama sonrasında senin için hayırlı olan oluyor. Ne yazık ki herkes bahane üretiyor. Parktaki teyzeyi hiç unutamam, çok tatlı ve iyiydi:)))
Silgörsel bana birini hatırlattı yazıya uzun süre başlayamadım...
YanıtlaSilhüzünlü hikaye kesinlikle herkesin başına geliyor bu şekilde işler, maalesef :/
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) görseli bayağı aradım, kendime çok benzettiğim için seçtim:)))
SilHüzünlü bir hikaye evet, herkes farklı şekillerde farklı şeyler yaşıyor maalesef:((
Yorumuna geç cevap verdiğim için özür dilerim, birkaç gündür rahatsızım, ondan dolayı cevap yazamadım:(
Ayy çok güzel bir hikaye olmuş gerçekten, duygular çok güçlü ve gerçek, kahramanımızın sonunda gerçeği görmesi beni sevindirdi... elinize sağlık devamını bekleriz:)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Yaaa beğenmenize çok mutlu oldum:))) Biraz geç de olsa gerçeği gördüm:))) Devamını da yazacağım, hepiniz çok tatlı yorumlar yazdınız, teşekkür ederim:)))
SilSenden bu tarz bir yazı okuduğuma memnun oldum. İnsan bir yerden sonra kendi öykülerini anlatmak istiyor. Devamını bekliyoruz :-)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Beğendiysen ne mutlu bana:))) Artık hikaye yazacağım bol bol:)))
SilDuygularını aktardığın için teşekkür ederim. Bu hayatta kimseye hak ettiği değerden fazlasını vermemek gerekiyor, ki insanlar senin özgüvenle yaklaşımını acizlik olarak görürler. Erişemediğin aşk olur gibi bir söz vardır. Duyguların maneviyatlaştırılması aşktır diyordu Nietzsche, ve bu duyguların içeriği tamamen insancıl olmayabiliyor; açlık, yenilik, güç göstergesi vs.. Her ânın tecrübelerine eklenecek, kaya gibi olacaksın :) ayrıca blogundaki görseller şahane
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Evet hayatta kimseye fazla değer vermemek gerekiyor ama bazı şeyleri yaşamadan da göremiyoruz. Benim için öyle oldu en azından. Erişemediğin aşk olur diye biri daha söylemişti bana, aşk için daha güçlü duygular olmalı diye düşünüyorum:) Nietzsche görüşlerini çok severim:)
SilBlogumdaki görselleri beğenmenize çok sevindim, çok uğraşıyorum fotoğraflar için:))) Tekrar teşekkür ederim:)))
Gerçek bir hayat hikayesi mi kurgu mu ? Okurken çok üzüldüm. Kurguysa bu kadar üzülmem :))
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Gerçek bir hayat hikayesi, maalesef yaşamış olduğum durumu yazdım :(
SilEminim herkes kendinden bir şeyler bulmuştur bu yazıda. Hepimiz, hayatımızın bir döneminde bu tarz badireler atlattık. Dediğin gibi hayatın sonu değilmiş :)
YanıtlaSilBu kadar tatlı yorumlar geldiğine göre sanırım herkes bir şeyler buldu yazıda :))) Hepimizin hayatında olan şeyler, aynısını yaşayan da var, benzer şeyler yaşayanlar da var. O an hayatın sonu gibi gelse de hayatın sonu değil, sonradan anlıyor insan:)))
SilEn önemlisi ne biliyor musun o zehri dönüştürebilmek. Bu dönüşüm ders çalışmak olur, yeni hedefler koymak olur, yazı yazmak olur daha çok okumak olur önemi yok... Eğer o zehri dönüştürebilirsen gelişirsin yoksa bulunduğu yere de bulundurana da zararı büyük olur... Umarım bu dönüşümü yaşayabilirsin...
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Zehri dönüştürmek çok zor oldu ilk zamanlar ama şu an çok iyiyim:))) Yazı yazmak iyi gelmişti her zaman olduğu gibi, şimdi daha sağlıklı düşünüyorum:)))
SilZehirlenin fakat panzeriniz olan sevinci ve güzellikleri de hayatınızdan eksik etmeyiniz olur mu? :) sonuçta duygular siz varsanız hayat bulur. Birkaç can yakıcı his için diğer yanınızı tükenmesineimkan sunmayınız :)
YanıtlaSilAma ne olursa olsun yazın, yazmaya devam edin :)
Çok beğendim, devam :))
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) O an duyguları yaşarken sevinçleri ve güzellikleri fark etmiyorsunuz. Sonrasında, resmin dışına çıktığınızda çok daha net anlıyorsunuz. Fazlasıyla can yakıyor ama hayatta daha önemli şeyler de var:)) Daha iyiyim artık, içimdeki heyecan, mutluluk hep devam edecek. Beğenmenize çok mutlu oldum:)))
SilHepiniz çok güzel yorumlar yazdınız, hikaye devam edecek:)))