Çok heyecanlıydım, kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Herkes bana bakıyordu. Vee evet başlıyorum...
İnsanlardan hak ettiğim değeri görmem için ne yapman lazım? İlla her seferinde güzel sözler mi söylemek gerekiyor? Ya da hediyeler almak mı? Aklıma gelmeyen başka şeyler mi?
Size iyi ve yakın davranan insanlara kötü davranıyorsunuz? Buz gibi duruyorsunuz. Uzaklaşıyorsunuz hemen. Neden? İlgi gösterdim, biraz da güzel şeyler söyledim, şimdi şımarır diye mi düşünüyorsunuz? Ayrıca her insanın birazcık şımarma hakkı vardır. Belki sizin sevginiz iyi geliyor ona, iyileştiriyor, bambaşka bir insan yapıyor. Biri size değer veriyorsa, siz de değer verin. Diyecekseniz ki, ''ben yapmacık olamam'', o zaman en baştan hiç yaklaşmayacaksınız, değer veriyor gibi yapmayacaksınız. Baştan her şey güzelken bir anda kendinizi geri çekiyorsunuz. Ne şimdi bu? Ben ulaşılmazım, bana istediğin zaman yaklaşamazsın mı? Herkese aynı şekilde davranamazsınız. İnsanlar şımarıyor, değeri hak etmeyenler var. Olabilir, o zaman insanların ayrımını iyi yapacaksınız, yapmaya çalışacaksınız.
Size iyi niyetiyle yaklaşan, sizi düşünen insanı kırmakta üstünüze yok. Sözüm ona herkes sevgisizlikten, aşkı bulamamaktan şikayetçi. Sevgiyi, aşkı bulduğunuzda da arkanıza bakmadan kaçıyorsunuz. Size karşı kötü davranan, hiç ilgilenmeyen insanları baş tacı ediyorsunuz. Ben bu durumdan artık çok sıkıldım. Yoruldum bunları yaşamaktan. İçimden gelen sevgiyi alıp yere öyle bir çarpıyorsun ki kalbim donuyor, hiçbir şey söyleyemiyorum.
Sen, yazıyı okuyan kişi evet evet sen bakma öyle. Sen yapıyorsun bunu bana. Canımı yakıyorsun. Yaklaşmak istiyorum, ''özledim'' demek istiyorum, yapamıyorum. O gün neler yaptığımı ayrıntılarıyla sana anlatmak istiyorum, senin nasıl olduğunu sormak istiyorum., seninle saçmalamak istiyorum, çocuklar gibi olmak istiyorum. Yapamıyorum. Bana karşı eskisi gibi değilsin, farkındayım. Öylesine konuşuyorsun, bir yabancıyla konuşur gibi. Öyle bir duvar ördün ki, istesem de gelemem artık. Birbirimizden uzaklaşıyoruz, neden olduğunu bilmiyorum. Deniz dalgalarının içinde kaybolur gidersin ya, benim sende kayboluşum öyle bir şey.
Bu kadar uzaklaşmaya gerek var mı? Konuştuğumuz her şey evrende yok olup gitmiş, aslında biz hiç konuşmamışız. Sıcak kanlıyım, kimseyi kırmak istemiyorum, kırmam da. Yanlış mı yapıyorum? Sanırım bir yerlerde büyük bir yanlış yapıyorum. Bu sefer tamam dediğim an yer ayağımın altından kayıyor ve ben aşağı yuvarlanıyorum. Öyle yukarıdan yuvarlanıyorum ki; yere düşüşüm çok sert ve acımasız oluyor. Bilmiyorsun, sana neler yazdığımı, rüyalarımda seni gördüğümü, sana karşı hissettiklerimi. Bilsen bir şey değişir mi? Bu saatten sonra ondan da emin değilim.
Sevgiyi beraber büyütebilirdik, birbirimize gülen yüzlerimizi dönüp daha güzel bir hayat yaşayabilirdik. Dünyada bu kadar insan sevginin kırıntısına muhtaçken ve biz bu küçücük kırıntıyı birbirimizde bulmuşken, sen o kırıntıyı görmedin. O zaman niye yaklaştın, kalbimin buzlarını çözdün, seninle gülmeme izin verdin? Gözlerimin içi gülüyordu seninle konuşurken, yok ettin, gittin. Aslında sevginin kırıntısı bile olmadığını anladığım o an kalbim tekrar buz oldu ve bir daha çözülmeyecek. Buzun içindeki kırıntı yok olup gitti. Sevgi kırıntısına iki muhtaç insan olarak kendi dünyalarımıza geri döndük...
Yazımı okuduğumda salondaki alkışlarla kendime geldim. Okulda yapılan yarışmada birinci seçilmiştim ve benden yapılacak küçük törende yazımı sesli okumamı istemişlerdi. Birkaç kişi ayakta alkışlamıştı. İşte o günden sonra daha çok yazdım. Şimdi büyük bir yazar olabildiysem, kitaplarım onlarca kişi tarafından okunuyorsa o yazıdan çok büyük cesaret aldım. Bana o yazıyı yazdıran kişiye de teşekkür borçluyum. Röportaj bitti sanırım, çok teşekkür ederim bu güzel röportaj ve gazetenizde yer verdiğiniz için.
''Çok keyifli bir röportaj oldu, açıkçası yazınızı okuduğunuzda biraz hüzünlendim. Gazeteciyim, birçok röportaj yaptım ama en etkilendiğim kişilerden biri siz oldunuz. Röportaj dışında size son ve tek bir soru soracağım izninizle.''
''Sizi dinliyorum, tabii sorabilirsiniz.''
''O yazıyı yazdıran ve bugün yazar olmanızda etkili olan o kişi nerede? Bilginiz var mı? Görüşüyor musunuz? Merakımı mazur görün, o kadar güzel bir yazı ki, ayrıca kitaplarınızı da çok severek okuyorum. Okur merakı diyebilirsiniz.''
''Bu hikayeyi yıllar sonra yakın çevrem dışında ilk bilen sizsiniz. Yazıyı okuduğum gün sadece bir an başımı kaldırmıştım ve o an onun bakışlarını, gözlerinden akan yaşları gördüm. Sonra birbirimizle hiç konuşmadık ve daha çok uzaklaştık. Okuldan sonra hiç görüşmedik. Okul bittikten 13 sene sonra karşılaştık ve hiç konuşmadık. İçimizdeki sevgi kırıntısını buzun içine hapsetmiştik. Onun artık bambaşka bir hayatı var. O an içimden geçen tek şey, sevgi kırıntısının bize son iyiliğini yapmış olmasıydı. O yüzden içinizdeki sevgi kırıntısını her şeye rağmen kaybetmeyin.''
''Çok etkilendim gerçekten. Umarım sevgi kırıntısı bana da uğrar bir gün. Röportaj yarın gazetede. Kendinize iyi bakın.''
Sevgi kırıntısının herkese uğraması dileğiyle...
Çok güzel anlatmışsın insanların yaptıklarını. Biraz ilgi gören kendini bulunmaz Hint kumaşı sanabiliyor. Bu dostlukta da aynı. Çok yakın gördüğüm insanlar mesela okul bitip ayrı düşünce, farklı yere taşınınca bir mesafe koyuyor. Sanki onu hiç tanıyamamış gibi hissediyorum. Ne olmuş başka yere gitmişse, dostluk azalır mı bu durumda? Zaten hayatımda tek tük yakın arkadaşım olmuştur, onlar da böyle çıkınca çaba sarf etmez oldum yeni, kalıcı dostluklar için.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Söylediklerinin hepsinde haklısın. Dostluk başka bir şey, gerçekten dostun olan inan her koşulda yanında oluyor, sadece üzüntünde değil, başarında, sevincinde. Bir noktadan sonra çaba sarf etmeyi bırakıyor insan. Ben çok dostum dediğim kız arkadaşlarımdan ummadığım davranışlar gördüm. Ne yazık ki oluyor bunlar. Biraz değer görünce değişmese keşke insanlar :)))
SilDuygularını çok güzel ifade etmişsin Kitap Keşfi. Sevgi kırıntılarının içindeki devasa okyanusları görebilelim ve görenlerle karşılaşalım. Emeğine yüreğine sağlık 🤗🤚
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim Sibel Hanım:))) Beğenmenize çok sevindim, içimdekileri yazdığım, ifade etmeye çalıştığım bir yazı oldu:))) Ne güzel yazmışsınız, devasa okyanusları görenlerle karşılaşalım:)))
SilAcayip bir kafa karışıklığı ile okudum :) Ama kafamın karışmadığı tek yer insan davranış şekli.. Hep böyle olmuştur ve böyke olacak gibi.. Bazı şeyler kaybedilmedikçe değeri anlaşılmıyor ama iş işten geçmiş oluyor işte :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Bu kafa karışıklığı iyi mi? Kötü mü? :)))
SilKaybedilmedikçe değeri anlaşılmıyor ne yazık ki, keşke bunun farkına varılsa, gerçekten sevilen, değer veren insanları üzmeseler :)))
Röportajla güzel bir kurgu oldugunu soyleyebilirim biraz şasırdım gercekten :) ve maalesef aşk, sevgi iki isimden ibaret çoğu yerde çoğu insanın kalbinde :/ çok teşekkür ederim güzel sözlerin için bu arada :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Sürpriz sonları seviyorum, beğenmene çook sevindim:))) Aşk, sevgi, değer görme zor şeyler değil. Sadece gerçekten o insanı ayırt edebilmek çok önemli:)))
SilBen teşekkür ederim, keyifle takip ettiğim ve sevdiğim bir bloğun var:)))
güzeldi, beğendim :) sürprizlerle dolu bir yazı olmuş. Umarım bir gün röportaj verdiğinize tanık oluruz (: emeğinize, ellerinize sağlık :))
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Beğenmenize çok sevindim:))) Hakkımdaki güzel düşünceniz için ayrıca teşekkür ederim, umarım olur bir gün:)))
Silbir kaç türün bir araya getirilmesi ilginç bir kombinasyon olmuş, dostluk enteresan, beklentiler de öyle, bir de gençlikte her şey başka geliyor insana...
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Gençlikte başka görünüyor her şey evet ama insan davranışları bazı kişiler için hiç değişmiyor:)))
SilDoğru kişiye sevgini, ilgini verme meselesi de sallantıda. İnsanlar mı değişiyor yoksa en başta iyi niyetli mi yaklaşıyorum emin değilim ama bu olayı arkadaş boyutunda iki kez yaşadım. İkisi de kalp kırıcıydı. Zamanla duvarlar örüyorsun kendine bu yüzden. Ama tabi bu da çözüm değil. Kurunun yanında yaşı yakamazsın, sonra sen de yanıyorsun, kalbin de yanıyor. Öyküne dönersem :) Öykü içinde öykü gibi olmuş. Röportaj olayını beklemiyordum. Kalemine sağlık.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Dediklerinin hepsinin altına imzamı atarım, çok doğru söylüyorsun. Arkadaş boyutunda bende yaşadım, zarar gördüm, insan kime güveneceğini şaşırıyor. Aşk anlamında da yaşadım, hepsi kalp kırıcı oluyor. Duvarları ördüğün zaman da kimseyi istemiyorsun. Öykümü beğendiysen ne mutlu bana:))))
SilNe güzel bir hikaye biraz duygulandırdı ama😔
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Beğenmene çok sevindim:))) İçimden gelenleri ve birçok kişinin yaşadıklarını yazmaya çalıştım:)))
SilÖykülerinde kullandığın görseller de çok güzel. Pinterest'ten mi buluyorsun?
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Görsellere çok önem veriyorum ve arıyorum. Pinterest'ten buluyorum:)))
SilTers köşe oldum sanki :) Sen birine isyan ediyor gibiydin sonra röportaj çıktı :)) Ama güzeldi ve hiç istemediğim durum yaşanmış.
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Sürprizli yazıları seviyorum:) Aslında isyanım böyle davranan herkese, öncesinde seninle hep ilgilenen, yanında olan insan bi bakıyorsun yok ve bu çok üzücü oluyor :(
SilBiri için çabalayıp, değer verdiğimiz zaman bu değeri anlasalar keşke... :(
Bazen benim de hikayeler yazasım geliyor ama cesaret edemiyorum. Bu da ayrı bir beceri istiyor bence. Tebrikler...
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Bence bir deneyin ve yazın derim, bir kere yazınca hep yazmak isteyeceksiniz, en azından denemiş olursunuz:)
SilHepimiz benzer durumlar yaşamışızdır muhtemel, kaçanın kovalanma durumu, iplerin bir tarafın elinde olması,aslında bu bir denge olayı, dengesi biraz şaştığı zaman her ilişkide yaşanıyor.Birazda karşındakini dünyanın merkezine koymaktan kaynaklı sanırım,kendini dışarıda bırakıyorsun çünkü sen varsa yoksa o/onlar/birileri, sonra bir bakıyorsun onlarda seni yok saymaya başlıyorlar.Sağlıklı ilişkiler kendi varlığını kabul etmekten geçiyor,geç olsa da bunu anladım ben :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Yazdıklarınıza katılıyorum, kesinlikle bir denge olayı. Önce kendimize değer vermemiz gerekiyor, dünyanın merkezine o kişiyi koyduğunuz zaman sonuç çok kötü ve üzücü oluyor, yanlış geliyor bana. Ben de çok geç anladım bazı şeyleri ve şimdi daha iyiyim:)))
Sil