Portakal Kokulu Kız

            

Defne ve Murat'ın aşkı



                       ''Kalbinin ne kadar soğuk olduğunu fark edince içi ürperdi.''


        Bugün size tanıtacağım kitap için nasıl desem bilemiyorum 😊 Bir yandan çok kızdığım, bir yandan şaşırdığım ve bazı yazılanların ise bana ters gelip uymadığı, genel anlamda sevmediğim bir kitap oldu📙


         Kitabın konusu; İflas eden Defne ve ailesi mal varlıklarını satmak zorunda kalırlar ve Murat'la tanışırlar. Defne'nin annesi Melda Sultan kardeşinin rahatsızlığını dile getirip Defne'den bir istekte bulunur. Defne istemeye istemeye sırf kardeşini kurtarmak için kabul eder ve kendini istemediği durumların içinde bulur. Defne'nin yaptığı zoraki evliliğin aşka dönüşmesini anlatıyor. Karadenizli bir adamla, sosyetik hayat yaşayan genç bir kızın hikayesi. 



                            😊📘Kitaptan Keşfettiğim Alıntılar :


    😊''Annesinden görmeyi beklediği sevgi ve ilginin izdüşümünü arkadaşlarından görüyor olması bile en azından ruhunun ilgisizlikten kurumuş köşelerine serin bir merhem oluyordu. Bir tarafında canını yakanlar varsa diğer tarafında o acıyı sıvazlayacak arkadaşları da vardı.  Ve bu hayatın dengesini oluşturuyordu.''


    😊''Kafka'nın dediği gibi : Olmamasına razıyım, oluyormuş gibi olmasın yeter.''


     😊''Hayır, aşk değildi kesinlikle. Ama hayatı boyunca eleştirdiği, etrafındaki o erkek tiplerine tezat bir erkek karakteri çıkmıştı karşısına, bunun farkındaydı. İçinde bastıramadığı o güçlü duygu; Murat'ı tanıma arzusundan başka bir şey değildi. Bu tamamen sosyolojik bir dürtüden ibaretti.''


       😊''Sorduğu sorulara alay eder gibi cevap verdiğini anlamıştı zaten, anlamamak mümkün değildi. Ama içini kemiren şüpheler her cevapta haklı çıkmak için biraz da ciddiyet payı arıyordu. Bu adam ne iş yapıyordu? Nasıl bir oyunun içindeydi? Neden evlenmeden önce bu adam hakkında hiç araştırma yapmamıştı ki? ''


         😊''Pembe ayıcıklı pijaması ve altında ölü bir tavşanı ayağına geçirmiş gibi duran ürkütücü terlikleriyle, dağınık toplanmış, gün ışığında turuncuya çalan sarı saçları sempatik ve hiç olmadığı kadar doğaldı.''

          

         😊''Sadece bir öpücük insanın bütün şehirlerini yakabilir miydi?''

          

         😊''Başını önüne eğdi. Utanmış ve çekinmişti. Murat'ın evde olmasına alışık değildi. Nasıl davranacağını kestiremiyordu. Ondan korkuyor muydu? Onunla vakit geçirmek istiyor muydu?''

            

          😊''Başını genç adamın göğsüne dayamış ve burnunu sızlatan bir deniz kokusu gibi teninin kokusunu içine çekmişti. Bu koku bakmaya aşina olduğu uzak bir şehrin kokusu gibiydi.''

           

          😊''Adam kendinden beklenmeyecek kadar nazik ve içtendi. Yani Mersin'deki Murat'ın içinden başka biri çıkmış gibiydi. Buna şaşırsa da Defne'nin hoşuna gitmişti yeni Murat. Gerçi o garip bir şekilde eski kaba Murat'la da kalbinde bir bağ kurmuştu.''


            😊''Kalbini bir el sıkıştırıyor, nefes almaması için boğazına düğümler atıyordu. Böyle olmamalıydı. Bu her zaman gördüğü kötü kabuslardan biri olmalıydı.''


              😊''İçinde, kalbinin en derinliklerinde, bilinmeyene karşı beslediği korkak ve endişeli bir tereddüt zinciri vardı. Ruhunun ayaklarına bağlanmış bir pranga misali hayali bir zincirdi bu.''


              😊''Bu küstah adamın dilinden zehir akıyordu. Kelimeleri genç kızın kalbini parçalıyor, o soğuk bir deniz gibi ifadesiz bakışları tüm şehirlerini alt üst ediyordu. Sustu Defne.''


               😊''Körü körüne daldığı bu sevda çıkmazında giderek daha da kaybediyordu kendisini. Daha da kayboluyor, kayboldukça bocalıyordu. Olmayan birine aşık oluyordu. Kocasına platonik aşk besleyen yeryüzündeki tek insan olabilirdi.''

                

               😊''O yalnızlığını seven, yarı münzevi hayatında mutluluğu bulan bir adamdı. Şimdiyse tüm dünyası portakal kokulu bir kızla alt üst olmuştu. Bir çift zümrüt yeşili gözde kaybetmişti tüm benliğini. Kalbi dolanmıştı o turuncuya çalan sarı saçlara. Bir sarmaşık gibi ruhunu sarmıştı genç kızın varlığı. Ve içinde dolanıp sıkıştığı, kaybolup kontrolünü yitirdiği bu durum garip bir şekilde genç adamın hoşuna gidiyordu.''


              😊''Ruhuna bu kadar uzak ama kalbine bu kadar yakın bir adamı sevmek düşüncesi bile yoruyordu kalbini.''

                  

              😊''Merhamet... Bir erkeğe en çok yakışan duygulardandı mesela.''


Defne ve Murat'ın aşkı


                   Kitabın dili akıcı. 415 sayfa, ciltli ve Teras Yayınları'na ait baskısı. Kitabın kapağını çok sevdim, içinde 2 tane de tatlı ayracı var. 415 sayfaya ek olarak 57 sayfa da  QR kodundan okuyabileceğiniz ayrı bir bölüm var. Kitabın devamı var ama şu an Wattpad'de. Henüz okumadım devamını.  Yazarın okuduğum ilk kitabı, daha önce basılmış iki kitabı var. Kitabı 1 günde bitirdim. Çoğu şey bana ters geldiği için okurken kızdım.  Bana göre hoş olmayan kelimeler vardı kitapta, bunu hiç sevmedim, açıkçası kullanılmamasını tercih ederdim. Bazı durumlarda erkek egemenliğini çok fazla  hissettim, sevmedim.  Bir annenin kızından olmayacak bir şey istemesi bana normal gelmedi. Herkes anne-baba olmasın. Çocuk yetiştirmek başka bir şey. Herkes anne-baba olmak zorunda  da değil.


                    Aslında kitapta en çok aşkı ve İstanbul'dan, tarihi güzelliklerden söz edilmesini sevdim. Murat'ın merhametini sevdim. İkisinin de birbirini tanımadan oluşturduğu ön yargıların zamanla kırılması çok güzeldi. Dış görünüş veya bazı hareketler o insanı ilk anda yanlış tanımanıza sebep oluyor.  Bu hepimiz için geçerli, yaptığımız yanlış ama ön yargı bizi öyle bir ele geçiriyor ki bazen sadece kafamızın içinde yarattığımıza inanıyoruz. Murat Defne'ye, Defne 'de Murat'a karşı fazlasıyla ön yargılı. Defne'nin giyim tarzına bakarak ilk başta karar veren Murat sonradan yanıldığını anlıyor. Kitabı okuyan varsa, ''ee ama Defne de buna zemin hazırladı'' diyenler olacaktır. Zemin de hazırlansa bir insanın hayatını bilmeden, karşılıklı oturup sohbet etmeden o insanı tanıyamazsınız. Her insanın yaşadığı hayat koşulları ve psikolojik durumlar çok farklı.


                    Akdeniz insanı ve Karadeniz insanının zor da olsa aşk sayesinde birbiriyle uyumunu görüyorsunuz okudukça. Mersin, İstanbul ve Rize illerinde geçen bir hikaye. Kitapta geçen Karadeniz şivesi ve cümleleri olmasa daha iyi olurdu bence. Anlamakta zorluk çektim tam olarak bilmediğim için. Murat'ın eşine karşı anlayışını sevdim. Sevgiyle ve anlayışla her şeyi açıklamaya çalışması çok güzeldi.  Bazı yerlerde çok çok kızdım. Kırıcı laflar söylemesi. Bir insan sinirlense de ağzından çıkanı kulağı duyacak. 


                   Defne de Murat da sevgiyi arıyor. Sevgisiz büyümüş, bir şeyler eksik kalmış ikisinde de. Birbirlerinin her hücresinde sevgiyi bulmak istiyorlar, bunun için çabalıyorlar. Din yönünden konular çok fazla ele alınmış, devamlı dile getirilmiş. Murat tarafından Defne'ye anlatılıyor yavaş yavaş. Her olayın dine bağlanması benim hoşuma gitmedi. Hoşuma gitmeyen başka bir detay ise; güçlü bir karakter olan Murat'ın ''abimdir, atamdır'' diye büyüğü olduğu için sessiz kalması ve söylenene tamam demesi. Bu konular benim sinirimi bozuyor. Kaç yaşına gelmiş insanlar (kadın-erkek) başkalarına karşı ses çıkarmayıp, ayıp olacak, büyüktür onun sözünden çıkılmaz dediği zaman ciddi anlamda çok sinirleniyorum. 


                   Bu kitap beklentimin fazlasıyla altında kaldı, daha farklı bir hikaye ile karşılaşacağımı düşünmüştüm. Kadının tamamen erkeğe bağlı olması, sanki o yokken yaşayamayacak ve hayatını sürdüremeyecek gibi gösterilmesi çok sinir bozucu geldi. Diyeceksiniz ki; ''insan birini seviyorsa bağlı olmasında bir sakınca yok.''  Evet sevdiğin insana bağlı olmak güzel bir şey, bunda bir sakınca yok. Benim anlatmak istediğim şey çok farklı; erkek yoksa kadın hiçbir şey yapamaz gibi bir izlenim verilmiş kitapta. Örneğin;  Murat'ın,  Defne'ye ''benim yanımda daha usturuplu giyinirsin.'' cümlesi benim sinirimi bozdu. Ben bu konularda biraz hassasım ve sinirleniyorum. Düşüncelerimi biraz fazla dile getirmiş olabilirim, sevmediğim, hoşlanmadığım şeyleri söylemek istedim. 


                Defne ve Murat'ın hikayesini okumak isterseniz karar sizin tamamen. 


                ''Şimdi çorak bir arazinin ortasındaydı ve kendi şehirlerinde kendine mi yoksa kalbine mi daha yakın olduğunu bilemeyecek kadar kaybolmuştu.''


                    Keyifli kitap keşifleri, keyifli okumalar dilerim😊


Yorum Gönder

14 Yorumlar
  1. Yazarın eserini kınamak için demiyorum ancak çok daha kaliteli ve ebedi nitelikler taşıyan kitaplarımız varken neden bunlar? Sanırım siz de kapağa aldananlardansınız?
    Yazınızın en alt kısmındaki beyanınıza katılıyorum.
    Emeğiniz için teşekkür ederim neşe kaynağı :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Bu kitap araştırmadan ve kapağına aldanarak aldıklarım arasında evet :))) Hatta geçen gün instagram hesabımda soru cevaplarken söylemiştim, araştırmadan aldığım bazı kitaplar var diye :)))
      Herkes istediği gibi yazabilir, benim kitapta sinir olduğum konular biraz fazlaydı, açıkçası bunu tahmin etmemiştim, sevemedim. Zaten bu kadar sinir olduğum kitabı sevmem zor, birkaç detay dışında hoşuma giden bir şey olmadı :)
      :)))

      Sil
  2. Wattpad kitabı görünce anında uzaklaşırım. Malesef sağlam bir ön yargı bıraktılar insanda. Küfür ya da ahlak dışı şeylerin zorla göze sokulmasından hiç hoşlanmam mesela.
    Kişiye eşi giyimiyle ilgili uyarıda bulunabilir bence ama evlenince görmemiş mi nasıl tarzı olduğunu, evlenmemeyi seçseydi. Sadece kadın için demiyorum erkek de dikkatli olmalı tavırlarında ve görünüşünde, bu sadece kadından bekleniyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim :))) Wattpad kitaplarından güzel olanlar da var, dediğin gibi ön yargı ile yaklaşıyoruz yazılanlardan dolayı. Burada zoraki bir evlilik var, onun sonucunda gelişen şeyler var. Ben de sadece kadına yüklenilmesinden sinirleniyorum, dediğin gibi erkek de dikkat etmeli. Erkek egemenliğinin bu kadar abartılması açıkçası sinirlerimi bozuyor ve hoşlanmıyorum. Kadın, bir erkek yokken de yaşayabilir, birçok şeyi başarabilir :)))

      Sil
  3. Okuyacağımı sanmiyorum ama o söz kafkaya mı aitmis cidden bilmiyodum, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Evet Kafka'nın sözü, Milena'ya Mektuplar kitabından :)

      Sil
  4. Türk filmi senaryosuna benzettim kitabın konusunu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Evet benziyor gerçekten :)

      Sil
  5. Teras Yayınları'nı ilk kez duydum. Konusu hiç benlik değil. Hele yazdıklarını okuduktan sonra hayatta okumam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Araştırmadan kapağına aldıklarımdan biri, hiç sevemedim, yazılanlar bana çok ters geldi. Bence de okuma, kayıp değil :)))

      Sil
  6. Her zaman karşımıza güzel kitaplar çıkmıyor :) Ama farklı yörelerin insanlarının birlikteliği konusu ilgimi çekti. Sevgililik döneminde anlaşılmasa da evlilikte bu farklılıklar ortaya çıkabiliyor. Tabi ki sevginin önüne asla geçecek şeyler değil ama özellikli bölgelerin insanları bunu rahatça anlıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:))) Araştırmadan, kapağına aldanıp aldığım kitaplardan biri. Farklı yörelerin insanları bir araya gelince eğer uyum sağlayabiliyorlarsa güzel olabiliyor bu birliktelik:))) Gerçek bir sevginin önüne hiçbir şey geçemiyor:))))

      Sil
  7. Bu kitaba sıkça rastlıyorum ama konusunu okumamıştım.Çok güzel anlatmışsın kalemine sağlık😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Ben beğenmedim hiç ama belki sen seversin, kitap kişiye göre değişir:))) Fikrimi sorarsan tavsiye etmiyorum:)))

      Sil