Nil'e Hayat Dersleri

                     

        ''Sadece senin yapmayı bildiğin bütün o güzel şeyler varken, adımlarına devam etmek yerine niye yerinde sayasın?

           Elbette yola devam ediyorsun.''

           Ne güzel cümleler değil mi? 😊

                 Kitabın konusu;  yazar kendi görüşlerini, hayata bakış açısını, düşüncelerini, ailesi ile olan ilişkisini içinden geldiği gibi anlatıyor. Kitabın arka kapağında yazan tanımıyla, ''bir hayat bilgisi kaynağı.''

                   

                         😊📘Kitaptan Keşfettiğim Alıntılar :

         😊''Kendimizi boğmasak da sarılsak mı? Yani kendini suçlayıp durmaya bu kadar muktedirken, bu girdaplarda boğulmak yerine kendini olduğun gibi, başın dik taşımaya ne dersin?''

          😊''Hayat tozpembe değil. Pembesi kadar, tozu da var. Onu toz beziyle düzenli olarak almak lazım. Kimse kimseyi düştüğü yerden kaldıramıyor da... Kendin kalkacaksın. Çayın suyunu koyacaksın. Başlayacaksın. Saçma bir yerden de olsa.''

           😊''Biri özgürlüğümü havasız bırakır ya da sıkılmamam için bebekmişim gibi beni oyalarsa bitiyorum ben.''

            😊''Keşke şu evrende, bir toz zerresi kadar küçük yer kaplayan, dönen mavi bir kürede yaşadığımızı daha sık hatırlasak. Hiçbir şey bizim olmadan buradan gideceğimizi unutmasak.''

             😊''Fark ettim ki, bu devirde tek başına kalsan da sıkılmak zor zanaat. Hemen pıt pıt cevap yazmaya koşmalar, kim ne yapmış ne demiş bakmalar, video izlemeler derken 1 saatin sonunda içimde bir burkulmayla kalakalıyorum. Minik bir sosyal felç geçirmiş gibi, koltuğa yığılıyorum.''

              😊''Bir peri olsa, hepimizin dileyecek şeyi var. Hayalimizde hep bizden güçlüsü, akıllısı, şanslısı, genci, güzeli, başarılısı, yüreklisi var. Halbuki hayat daireler çizip duruyor. Hayatın sürekli daire çizip duran yaramaz bir çocuk olduğunu bilenler, bazen yine de bu büyük yolculuğunu yapmayı seçebilirler elbette.''

                😊''Bazı insanlar var, kalplerine kolaycacık girilir. Hafif örtülü dursa da, itince hemen açılır. Kapısına bekçi dikmemişlerdir. Demir parmaklık örmemişlerdir. Bir hendek açıp içine ejderhalar koymamışlardır.''

                 😊''Zaman eğilip bükülen bir şey ve ''şu an''lardan ibaret olduğu kesin.  ''Başka zaman'' diye bir laf vardır ya, hiç sevmiyorum. Bir baştan savma cümlesi.''

                  😊''Hepimizin dublajsız ve dublörsüz kendimizi oynadığımız zamana ihtiyacımız var. Kimse bir şey demezken pencereden bakmaya, kimse bir şey sormazken bir yere oturmaya, kimse bizi çağırmazken yalnız kalakalmaya. İşte o vakit çıkıp geliyor çocukluk. Oturuyor yanına.''

                   😊''Kadınların içgüdüleri inanılmazdır, sezgileri de. Onlardan müthiş yöneticiler de olur. Keşke daha fazla olsa. En güzeli nedir biliyor musunuz, kadınlar kırmadan bükebilir. Kırmadan bükülerek dünya yönetilse, harikalar diyarında yaşardık.''

                   😊''Dünyanın tek evimiz olduğunu ve onu bitirirsek bize ve çocuklarımıza yaşayacak yer kalmayacağını anlayalım. İçimizde şiddet olsa da onu göstermeden  yaşanan bir hayatın düşünü kuralım. Beni kaygılandıran ne öksüren köpek, ne tükenen fil kuşu ne de balık. Beni kaygılandıran, insanın tuzaklarına düşmeyen, insanı dönüştürme umudu olan nesillere vesile olabilecek miyim düşüncesi.''

                    😊''Kendime, içinde doya doya sıkılabileceğim bir ofis tutunca, ilk işim kapı girişine bir komodin koymak oldu. Girer girmez cep telefonumu kapatıp, içeride rahat nefes alayım diye. Fark ettim ki, uzun zamandır şöyle yan gelip sıkılmaya vaktim olmamış. İçimdeki kadınları hep meşgul tutmuşum.''

                      Kitabın dili akıcı ve anlaşılır. 278 sayfa, karton kapaklı, Doğan Novus Yayınları'na ait baskısı. Nil Karaibrahimgil'in üçüncü, benim okuduğum ilk kitabı. Kitabı çok sevdim. Düşüncelerinin çoğuna katılıyorum, arada katılmadıklarım da var. Bazı cümlelerde kendimi gördüm, eleştiri yapmak ve farkındalık oluşturmak adına çok güzel bir kitap. Kitapta keşfedilecek çok alıntı var. 

                 Nil Karaibrahimgil'i ilk çıktığı günden beri çok severim, müzikleri çok güzeldir, farklı gelir bana tarzı her zaman. Kitaplarıyla ilgili bilgim yoktu. Sevgili blog arkadaşım Şule Uzundere  Hayata Dair Her şey Blog'unda (ismin üzerine tıklayarak sitesine ulaşabilirsiniz) yazdığı yorumları görüp listeme eklemiştim. Kendisine bu güzel kitapla tanışma fırsatı verdiği için teşekkür ederim. 

                  Kitap için şu tanımı kullansam daha uygun olur gibi düşünüyorum; yaşamın içindeki tatlılar ve tuzlular😊 Hepimizin yaşadığı veya içimizde sakladığı şeyleri öyle güzel dile getirmiş ki, okurken hiç sıkılmadım. Günlük yaşam, koşturmaca, hayatı daha iyi yaşamak adına hem eğlenceli, hem de ders verici nitelikte bir kitap😊 Başkaları (kısacası elalem ne der) tarafından anormal gibi karşılanan şeylerin çok normal olduğunu da anlatıyor kitap.

                   Kitapta ailenin ve yetiştirme tarzının ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor, içinden geldiği gibi yaşamak, çocuğunu gerçekten birey gibi yetiştirmek, her zaman bir şeyler öğrenmek, kendine değer vermek ve empati yapabilmek, başkalarının hayatlarını bilmeden konuşmamak, yargılamamak, kınamamak, arada kendi kendine kalmanın da güzel olduğu, bazen sıkılmanın da tadına varılması gerektiği...  Sohbetlerimde, kitap yorumlarımda arada söz ettiğim konular bunlar. İşte o yüzden bu kitabı çok severek okudum. Kısmen kişisel gelişim de diyebilirsiniz😊 Kitabın kapağını çok sevdim, mutluluk veriyor bence. Ayrıca bana annemi hatırlattı (Nil Karaibrahimgil'i çok severdi) 😌😊

                    Kitabın içinde sevdiğim cümle çok ama en sevdiğim ve beni çok fazla yansıtan cümleyle ve şarkılarından birini ekleyip yazımı bitiriyorum :

                      

                   ''Her zaman, ''evinin kadını- çocuğunun annesi'' rolüne sıkışmaya karşıydım. Bugün de karşıyım.''

                    Keyifli kitap keşifleri, keyifli okumalar dilerim😊