''Bir Psikiyatristin Not Defterinden...''
Psikolojik romanları sever misiniz? Psikoloji benim her zaman ilgimi çekmiştir, o yüzden bu tür romanlar okumayı çok severim. Gülseren Budayıcıoğlu romanlarını da ayrı seviyorum. Gerçek hayat hikayelerinden oluştuğu için okurken daha bi içine alıyor beni.
Kitabın konusu; panik atak içinde yaşayan işadamı, kendini peygamber sanan bir doktor, temizliği her şeyin üstünde tutan üç kız kardeş, babası ve çevresindeki bütün erkeklerden dayak yiyen bir kadın, radyo ve televizyonlardaki her şeyin kendisine mesaj olarak geldiğini sanan bir kadın, bir hakimin fahişelik yapan kızı, ölümcül hastalığa yakalanmış bir bankacı. Farklı nedenlerden dolayı psikiyatra gelen insanların sorunlarını anlatan ve çözüme ulaştırmayı anlatan kitap.
😊📘Kitaptan Keşfettiğim Alıntılar :
😊''Onu tanımak, ona yakın olmak benim de rüyalarımı süslemeye başlamıştı. Hep onunla beraber olacağımız günleri hayal ediyor ama bir yandan da korkuyordum.''
😊''Ruhsal parçalanmayla birlikte sıkıntı giderek azalır. Ve gerçek olmayan düşünceler, hayal ve düş, gerçeğin yerini alır. Artık kişi gerçek dünyadan tamamen kopmuş ve hastalığa teslim olmuştur. Böylece gerçek dünyadaki hayal kırıklıkları, başarısızlıklar ve yalnızlıklar sona ermiş, onun yerini sahte, yalancı ve yapay bir dünya almıştır. Bu patlama sırasında başta duygular olmak üzere kişi büyük yara alır.''
😊''Şizofren hastaların genellikle çok zengin ve renkli bir iç dünyaları vardır. Diğer insanlar ve hasta yakınları, o dünyada neler olup bittiğini hiç bilmedikleri için, hastaların bazı söz ve davranışlarından hiçbir şey anlamaz, onların saçma sapan konuştuğunu zannederler.''
😊''Hayatla mücadele etmekten, kendinize hiç sıra gelmemiş. Ruhsal yapınız zorlanmaya başlamış. Bir düdüklü tencere düşünün; buhar yoğunlaşmış, kendine çıkacak bir yol arıyor. Patlamamak, dağılmamak, yok olmamak için biriken buharı dışarı atacak bir delik arıyor.''
😊''Hava o kadar güzel ki, işe yürüyerek gitmeye karar verdim. Ankara'ya nihayet bahar gelmiş. Güneş pırıl pırıl. Tabiat uyanmış. Ağaçlara bir telaş gelmiş. Ne uzun bir kıştı.''
😊''Ne yaptığını öğrenmek istemiyorum. Siz gençliğinizde hata yapmadınız mı? Onun bir daha yanlış yapmasını istemiyorsanız ona böyle unutamayacağı cezalar vermeyin, gururunu kırmayın.''
😊''Sınırlarını tanımlayamadığımız bu koskoca evrende var olan bunca güzellikler ve mucizeleri görebilen, merak eden, fark eden ve anlayan tek canlı insandır. Biz insanlar olmasaydık, her şey ne kadar anlamsız olurdu hiç düşündünüz mü? İşte bu yüzden ben insanı hep çok güzel ve ilginç bulmuşumdur.''
😊''İnsanların ruhsal durumları, fiziki görüntülerini ne kadar çok etkiliyor. Mutluluk insanları ne kadar güzelleştiriyor.''
😊''Hepimiz insanız, duygularımıza söz geçiremediğimiz zamanlar olur. Bir insan istediğini düşünebilir ama her düşündüğünü yapmaz.''
😊'' ''Beni artık dövmüyor bile.'' Hiç unutmadım bunu. Demek ki dayak bazı kadınlar için kocanın sevgisinin, ilgisinin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.''
😊''Şu kadınlar ne tuhaf mahluklar. Küçücük şeylerden nasıl da etkileniveriyorlar. Onlar için yaşamın temel şartı sevilmek. Aşkla ve tutkuyla sonsuza kadar sevilmek ve asla vazgeçilmemek. Her şeyi affedebilirler ama sevilmemeyi asla.''
Kitabı çok severek ve merak ederek okudum. Dili akıcı ve anlaşılır. Kitap 383 sayfa, karton kapaklı ve Remzi Kitabevinden. Kitabın içinde anlatılan bütün öyküler gerçek. Gerçek olması insanı daha çok etkiliyor. Okurken empati yapabiliyorsunuz. Hastaların gerçek kimliklerini kullanmamak için bazı değişiklikler yapılmış. Farklı isimler, yerler, meslekler kullanılmış, karakteristik özelliklere yer verilmemiş. Öykünün özüne sadık kalınmış. Hikayeler, hasta ile doktor arasında aynen yaşandığı gibi aktarılmış. Bu bilgileri kitaba başlamadan yazar söylüyor. Kitabı neden yazdığını birkaç sayfa ile anlatıyor ve genel açıklamalar yapıyor. Bence bu çok güzel, en azından benim hoşuma gitti.
Kitabı okurken ben de kendimi psikiyatriste gitmiş ve anlatıyormuş gibi hissettim. O sorunları yaşayan insanların yerine kendimi koydum. Üzüldüm, anlamaya çalıştım. Dışarıdan bazı şeyleri yargılamak çok kolay, kimse başka bir insanın yaşadığı olayı tam olarak anlayamaz. Birebir olarak yaşıyorsanız karşınızdaki insanı tam olarak anlayabilirsiniz. Bu kitap bize empati yapmamızı sağlıyor. O insanların yerinde bizler de olabilirdik. O sorunlar karşısında hayatın onlara gösterdiği yolu ve içinden çıkmak için kapıyı açmak gerektiğini anlatıyor kitap.
Kitaptaki bazı hikayeler şu an TV8'de yayınlanan Kırmızı Oda dizisine uyarlandı ve devam ediyor. Kitabı okuyanlara tanıdık gelecektir hikayeler eğer diziyi seyrediyorlarsa. Kitapta ''Çöp Apartman'' olarak geçen hikaye ise şu anda TRT1'de Masumlar Apartmanı olarak izlediğiniz dizi. Tabii dizide kurgu var. Kitapta üç kız kardeş var. Bir erkek kardeşleri ve gelinleri yok.
Kitapta anlatılan hikayeleri dinledikçe kendinizi bulacaksınız. Verilmek istenen mesaj, sevgi dolu bir ortamda olan insanların hayatta çok daha başarılı ve farklı olduğu. Yaşanan sorunlar açısından asıl anlatılmak istenen de bütün her şeyin çocukluktan geçtiği. Çocukken yaşadığın herhangi bir şey, ailenin sana karşı olan tutumu, arkadaşların ile olan ilişkin, anne-baba arasındaki ilişki. Bunların hepsi ileriki yaşantımızda önümüze farklı şekillerde, farklı olay ve durumlarla çıkıyor ve bizim o anlardaki davranışlarımızın şekillenmesinde rol oynuyor.
Saygı, sevgi, aile, hoşgörü, ilginin altı kalın kırmızı kalemle çizilmiş kitapta. Önemi kat kat vurgulanmış. Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarında en sevdiğim şeylerden biri insanları yargılamadan dinlemesi. Şimdi diyeceksiniz ki; ''zaten mesleği öyle olması gerekiyor.'' Evet mesleği ve öyle olması gerekiyor ama bunu yapmayan, yapamayan çok fazla psikiyatrist ve psikolog var. Kitapta ayrıca toplumun bakış açısı üzerinde de durmuş yazar. Bir insanın derinliklerine iniyor, hepimizin içinde bulunduğu derinliği anlatmaya çalışıyor.
Yazarın okuduğum ilk kitabı Camdaki Kız, yorumumu üstüne tıklayarak okuyabilirsiniz. Önümüzdeki Perşembe günü Kanal D'de dizisi yayınlanmaya başlayacak. Bu yazarın okuduğum üçüncü kitabı. Toplamda beş kitabı var. En sevdiğim ve etkilendiğim kitabı Kral Kaybederse'yi henüz yorumunu yazmadım. Yazarın sadece Hayata Dön isimli kitabını okumadım. Diğer okuduğum dört kitabı da çok sevdim ve bir solukta bitirdim. Tabii tahmin edersiniz her kitabında ağladım, fazla duygusalım😊
Hayatın içinden bir kitap. Okurken kendinizi fazlasıyla o karakterin yerine koyuyorsunuz. Ders alınması gerekiyor bu yaşanılanlardan. Öğretici bir kitap olması da okunması için nedenlerden biri. Kitabın ilk yayınlanma tarihi 2004 yılında. Kitabın içindeki öyküler arasında beni en çok etkileyenler ise, Çöp Apartman, Ölümle Dans, Binbir Gece Masalı, Kelebeğin Ömrü. Kitabın sonunda ise ''Okurlardan Mektuplar'' var. Bu bölümde çok hoşuma gitti. Ayrıca ''Biraz da Beni Tanımak İster Misiniz? bölümünde de kendini anlatmış yazar.
Irvin Yalom'u bilirsiniz, benim de çok sevdiğim yazarlardan biridir. Annem ve Hayatın Anlamı kitabını yorumlamıştım daha önce, üstüne tıklayarak okuyabilirsiniz. Aşkın Celladı kitabı da bu kitaba benziyor. Hastalarıyla yaptığı psikoterapi seanslarını detaylarıyla yazmıştır. Kimisi sevmez ama çok şey öğrenildi o kitaplardan da. Gülseren Budayıcıoğlu kitapları da aynen bu şekilde ve kendisi de dile getirmiştir bunu kitabın ilk sayfalarında (kitabı neden yazdığını anlatan yazı)
Kitabın yazılmasını aslında hastaları istemiş Gülseren Hanım'dan. Herkese bir şeyler katabilmek, yol gösterebilmek adına çok ama çok güzel olmuş. Okurken çok keyif alıyorum. Belki psikoloji bilimini sevdiğim ve ilgi duyduğum için. Bu kitabı mutlaka okumalısınız diyorum, en azından bir şans verin. Yazar, Türkiye'nin ilk psikiyatri merkezi olan ve İstanbul, Ankara'da hizmet veren Madalyon Klinik'i kurdu.
''Hepimizin her yaşta sevgiye ihtiyacı var ama öncelikle kendimiz hoş tutmalıyız kendimizi.''
Yazıma son verirken saygı, sevgi, ilgi, anlayış, empati bu hayatta insan olmanın anahtarı diyorum ben😊 Bu arada yazımda söz ettiğim 3 dizinin tanıtımlarını ekledim😊
Keyifli kitap keşifleri, keyifli okumalar dilerim😊
Çok merak ettiğim bir kitaptı. Daha öncesinde okumamıştım. Öneriniz için teşekkürler. Çok güzel bir tanıtım olmuş. Emeğinize sağlık 🌸😊
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:)) Beğenmenize çok sevindim, ne mutlu bana faydalı olabildiysem:))
SilKitaplarını okumadım ama ara ara dizilerini izliyorum :) Dizi sektörüne de canlılık kattı bu kitaplar :) Ama tabi bunları bir kenara bırakırsak, en çok ilgimi çeken de bunların gerçek yaşamlara dayalı olması.
YanıtlaSilDizilerden sonra kitaplara merak da arttı:) Gerçek yaşamdan olması çok etkiliyor insanı. Özellikle Kral Kaybederse kitabını tavsiye ederim:) Güzel yorumunuz için teşekkür ederim:))
Silbu tarz kitapları hiiç okuyamıyorum ruhumdaralıyor hemen :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için teşekkür ederim:) Yazılarımda genelde belirtiyorum, ne kadar tavsiye etsek de, bu kitap güzeldir desek de; her kitap herkese uymaz:)
Silşu ara psikiyatrist yazarın kitapları çok popüler oldu gerçekten, elinize sağlık:)
YanıtlaSilEvet, dizilerden dolayı ilgi çekti biraz, güzel yorumunuz için teşekkür ederim:))
SilMuhteşem bir yazı olmuş. Yarın gazetede!
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim güzel yorumun için:)) Yaa çok mutlu oldum yine:))))
SilBen de diziden sonra bu sene okudum bu kitabı☺
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim:))) Diziden sonra kitaplar daha ön plana çıktı:))
Sil