Doğmamış Çocuğa Mektup

 
   
doğmamış çocuğa mektup



      
   Yıllar önce okuduğum bir kitaptan söz edeceğim bugünkü yazımda, Doğmamış Çocuğa Mektup. Yine çok fazla etkilendiğim ve günlerce etkisinden çıkamadığım Oriana Fallaci kitabı olan Doğmamış Çocuğa Mektup.

  Sevdiği adamdan ayrılıp hamile olduğunu öğrendiği günden itibaren iç dünyasında olan her şeyi hislerini, coşkularını dile getirmesini anlatan bir kitap. 
İlk 1975 yılında yayınlandı ve birçok dile çevrildi. Herkesin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken kitaplardan bir tanesi.

    Evlenmeden hamile kaldığı için toplum baskısı devreye girer. Kadının yaşadığı zorluklar, korkular ve bunların hepsini bebeğiyle paylaşmak istemesi. Doğmamış bebeğine endişelerini anlatması ve onun varlığından da korkması. Kendince sorunlara içinde bir yerlerde yanıt araması.
Kadın çocuğunu doğurup doğurmamak arasında karar vermeye çalışıyor. Çocuğun babasına telefonla hamile olduğunu söylüyor. İlk aldığı cevap çocuğu ne zaman aldıracağını söylemesiydi. Çocuğunu doğurmaya karar verdiği için telefonu hemen kapatıyor. Çocuğuna, babasının onu istemediğini dile getiriyor. Bundan sonra her şeyle kendisi baş etmek zorunda kalıyor.

   
    😊📘 Kitaptan Keşfettiğim Alıntılar :

  😊“Bir kadın ancak kendine saygı duyduğu sürece başkalarından saygı bekleyebilir, ancak kendine inandığı zaman başkaları da inanabilir ona.”

  😊''Üç haftalıkken neredeyse görünmez bir varlıksın. 
  Gene de..
  Yüreğin bile var, hem de kocaman. 
  ..nasıl söküp atabilirim seni?''

  😊''Seninle konuşuyorum, çocuk ve sen bundan habersizsin. Seni içimden söküp atabilirim, sen  ne olduğunu bilemezsin. Sana bir kötülük mü yaptım, iyilik mi, bilmen olası değil.''

  😊''Yüreğin, beynin cinsiyeti yok. Davranışların da yok. Hiç unutma bunu. Ve sen, yüreği ve beyni olan bir kişi olarak yetişirsen, şu ya da bu biçimde -erkek ya da dişi olarak- davranman konusunda ısrar edecekler arasında ben olmayacağım.''

 😊 ''Kadınla erkek arasında "AŞK" dedikleri, bir mevsim. Ve bu mevsim çiçeklenme döneminde nasıl bir yeşillikler şöleniyse, solma döneminde de bir yığın çürüyen yapraktan başka bir şey değil...
"AŞK" bir kadının çocuğunu kolları arasına aldığı zaman, onun ne denli yapayalnız, ne denli çaresiz, ne denli korunmasız olduğunu duyumsadığı zaman, çocuğa karşı duyduğu şeydir...''

 Doğmamış Çocuğa Mektup, kadınları anlatan bir kitap gibi görünse de erkeklerin de mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Kadının yaşadığı zorlukları, içsel hesaplaşmalarını, çocuğuyla olan diyalogları insanı bambaşka bir dünyaya götürüyor. Kitabı okurken ağladım. Birçok insanın benimle aynı duyguları hissettiğini düşünüyorum okurken. Dili çok akıcı. Kesinlikle elinizden bırakamayacağınız bir kitap. Hatta hiç yerinizden kalkmayacağınızı düşünüyorum okurken ve  1 gün içinde bitireceğinize eminim.

   Bendeki baskısı oldukça eski. Kitabın şu andaki kapağını hiç sevmedim, bence kitaba uygun bir kapak olmamış. Annemin hediyesiydi bu kitap bana. Kitabın çevirmenliği Pınar Kür' e ait. 

  Kitabın arka kapağında yazan yazıyı bırakıyorum buraya :

  ''Kuşkulanmaktan korkmayana bıkıp usanmadan ve ölüm tehlikesine aldırmadan nedenleri arayana.
Hayat verme ya da bunu geri çevirme bilmecesini kendi kendine sorana bu kitap bir kadın tarafından tüm kadınlara adanmıştır.''


  Bence hiç durmayın ve kitabı hemen alıp okumaya başlayın. Sizin de çok etkileneceğinizden eminim.

  Kitap kokusuyla dolu tatlı bir pazar günü olsun😊📘📘📘

  Keyifli kitap keşifleri, keyifli okumalar dilerim😊





Yorum Gönder

0 Yorumlar